İç Anadolu Bölgesinde bulunan Yozgat il merkezindeki Çamlık Milli Parkı Türkiye’nin ilan edilen ilk milli parkıdır. Çok büyük bir bölümü bozkır ile çevrili olan Yozgat’ın merkezinde yükselen ve cins çam ağaçları ile dolu olan bu park, adeta bir vaha görünümündedir.
Çamlık Milli Parkı 1958 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. 264 hektarlık alanı kaplayan Çamlık Milli Parkı bünyesinde Kafkas çamı, karaçam türlerini bulundurmaktadır. Ayrıca parkta 212 bitki türü yaşamakta ve 30’a yakın endemik tür barınmaktadır.
Çamlık milli Parkı’nda kamp alanları, restoran, çocuk oyun parkı, soğuk su çeşmeleri ile zirvesinde bir de otel bulunmaktadır.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Osmaniye ili sınırları içinde bulunan milli park; dere, ırmak ve göl kenarlarında sıradışı bir bitki örtüsü, Ceyhan Nehri üzerinde kurulmuş olan Aslantaş Barajı Göleti ve Karatepe yükseklerinden bakıldığında Kuzey yönüne doğru uzanan sık bir bitki örtüsü ile ihtişamlı bir manzaranın güzelliğini bünyesinde bulundurmaktadır. Karatepe Aslantaş Milli Parkı, barındırdığı doğal güzellikleri ile birlikte M. Ö. 8. yüzyıla uzanan, Türkiye’nin en önemli arkeolojik kazı alanlarından birisi konumunda bulunan Karatepe Tepesini içerisinde bulundurmaktadır. Özellikle kale kapıları ve duvar kaplamalarında bulunan hiyeroglif yazılar arkeolojik değer bakımından yüksektir.
Ülkemizin en büyük ve ilk açık hava müzesi olan Karatepe Aslantaş Milli Parkı, yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği bir yerdir. Doğal güzelliklerin, tarihin ve yaban hayatının beraber seyredildiği bu parkta kamp alanı ve piknik alanları bulunmaktadır.
Karatepe Aslantaş Milli Parkı bitki varlığı bakımından oldukça zengin kızılçam, meşe türleri ve maki florasının oluşturduğu bitki örtüsü içerisinde karaca, domuz, çakal, tavşan, tilki, turaç ve keklik gibi birçok yabani hayvanın yaşamasına da barınak sağlamaktadır.
Soğuksu Milli Parkı Ankara’ya 80 kilometre uzaklıktadır ve şifalı kaplıcaları ile bilinmekte olan Kızılcahamam ilçesi sınırları içindedir. Milli park bozkır bitki örtüsüne sahip İç Anadolu’dan Karadeniz Bölgesi’nin gür ormanlarına uzanan ilk aşamayı oluşturan bir bölgede bulunmaktadır. Bu sebeple milli parkın özellikle içinde bulundurduğu bitki örtüsü açısından göstermiş olduğu çeşitlilik harikulade düzeydedir.
İçerisinde dört ayrı ekosistemin tespit edildiği belirlenmiş olan Soğuksu Milli Parkı, aralarında bütün dünyada koruma altına alınmış olan kara akbaba kuş türü ile birlikte, 160 ayrı kuş türünün barınaklığını yapmaktadır. Kara akbaba Soğuksu Milli Parkı’nın bir sembolü durumundadır.
Bölgenin jeolojik yapısından kaynaklanan ve birçok yerinde sıkça rastlanan soğuk ve sıcak su kaynakları Soğuksu Milli Parkı’nın yükselen değerleri arasındadır. Soğuk su kaynakları yöre halkına sağlamış olduğu içme suyuyla bilinmektedir. Sıcak su kaynaklarından ise kaplıca, Ilıca olarak faydalı alınmasının yanı sıra jeotermal enerji olarak da kullanılmaktadır. Kızılcahamam’da bulunan bu kaplıcalar milli parkı ve çevresini sağlık turizmi açısından önemli bir merkez durumuna getirmiştir. Milli parkta yapılan etkinlikler arasında yürüyüş, kampçılık, doğa araştırmaları, kuş gözlemleri, botanik turizmi, kongre turizmi ve dağcılık yer almaktadır.
Marmara Bölgesi sınırları içerisinde bulunan Balıkesir’deki Kuş Cenneti Milli Parkı 17,058 hektarlık bir alanda yer almaktadır. Kuş Cenneti Milli Parkı’nın en önemli özelliği Anadolu’dan Avrupa’ya göç eden kuşların göç yolları üzerinde bulunmasıdır.
Mevsimden mevsime su seviyesinin değiştiği ve gıda yönünden zengin olan Manyas Kuş Gölü bu parkın kaynak değerini oluşturmaktadır. Manyas Kuş Cenneti Milli Park olarak 266 kuş türünü bünyesinde bulundurarak bu alanda nadir bir değere sahiptir.
Diğer yandan Antikçağ kentleşmelerine sık olarak rastlanan bu bölgedeki milli park alanı M. Ö. 8. asırdan itibaren Anadolu’ya yerleşmiş olan Lidyalılar ile onların hâkimiyetine son veren Perslerin izlerini de bünyesinde taşımaktadır.
Bu alana Cennet anlamına gelecek bir ad ile isimlendirilmesinde Perslerin etkili olduğu bilinmektedir. Ünlü Türk Seyyahı Evliya Çelebi ise Seyahatnamesinde Kuş Cenneti ile ilgili hatıralara yer vermektedir.
Marmara Bölgesi’ndeki Bursa ili sınırları içerisinde yer alan Uludağ Milli Parkı 13042 hektarlık bir alana yayılmıştır. Uludağ Milli Parkı 254 metre yüksekliği ile Uludağ’ı da içine almaktadır.
Orman alanlarının çeşitli yüksekliklere bağlı olarak net bir şekilde gözlemlenmesine müsait bir bitki örtüsüne sahiptir. Uludağ Milli Parkı dünya ormancılık literatüründe önemli bir yere sahiptir. Yaz mevsiminde dağ yürüyüşü, dağcılık, kampçılık, piknik gibi etkinlikler yapılmaktadır.
Kış mevsiminde ise Uludağ önemli bir kış sporları merkezi olarak hizmet vermektedir. Yılda ortalama 4 ay süre ile kış sporlarının yapılabildiği Uludağ’da kayak, snowboard, big foot, buz pateni, kar motosikleti gibi turizm etkinlikleri gerçekleştirilmektedir. Birçok dağ yürüyüşü parkurunun da bulunduğu Uludağ’da bütün Bursa ve Gemlik körfezinin panoramik olarak en iyi şekilde izlenebileceği noktalar yer almaktadır.
Uludağ Zirvesi, gölleri, yaylaları ve her mevsim yapılabilecek etkinlikleri ile birlikte ihtişamlı manzaralara da ev sahipliği yapmaktadır. Uludağ Türkiye’nin en eski ve en gözde kış sporları merkezi olarak Türkiye’nin yükselen değerlerinden biridir.
Batı Karadeniz bölgesinde bulunan Bolu ili sınırları içerisindeki Yedigöller Milli Parkı gür bitki örtüsü ile milli park alanı olarak engebeli bir arazi üzerinde konuşlanmıştır. İçerisinde barındırdığı irili ufaklı 7 adet heyelan gölü ile ihtişamlı doğa manzaralarına ev sahipliği yapan Yedigöller Milli Parkı, bünyesinde bulundurduğu çok çeşitli canlı popülasyonu ile de tabiatla iç içe olmak ve doğa gözlemi yapmak isteyen ziyaretçiler için bulunmaz bir değere sahiptir.
Bazılarının birbirine yeraltı suyu ile bağlı olduğu 7 gölün çevresinde, Türkiye’nin en güzel ve karma ormanları bulunmaktadır. Yedigöller Milli Parkı içinde birçok ağaç türünün yanında, çalı florasında ve otsu bitkilerden meydana gelen ve yaklaşık olarak 250’ye yakın farklı türün yaşam alanını oluşturmaktadır.
İçinde barındırdığı çok çeşitli ve sık bitki türünün farklı zamanlarda, farklı renklerle çiçek açarak meydana getirdiği muhteşem mozaik görünümü, Türkiye’nin bu milli parkı ile özdeşleşmiş bir yapısıdır. Fotoğraf sanatçıları için eşsiz görüntüler elde edilen Yedigöller Milli Parkı halen Türkiye’nin yükselen değerleri arasındadır ve ziyaretçi sayısı bakımından diğer milli parklara göre ön sıralardadır.
Ege Bölgesi’nde bulunan Aydın ili sınırları içindeki Büyük Menderes Deltası Milli Parkı 27,589 hektarlık bir bölgeyi kaplamaktadır. Türkiye’deki maki bitki örtüsünün en iyi örneklerine sahip olan Dilek Yarımadası, kuzey bölümlerinde Karadeniz florasına ait bitki türlerini de içinde bulundurmaktadır. Diğer yandan Dilek Yarımadası’nda bulunan Türkiye’nin en temiz ve doğal sahilleri bu parkı farklı kılan özelliklerden birisidir.
Dilek Yarımadası Milli Parkı dünyada örneğinden sadece 500 tane kalmış olan Akdeniz foklarının doğal yaşam alanlarından biridir. Dilek Yarımadası’nın bulunduğu Büyük Menderes Deltası A sınıfı sulak alan özelliği gösterdiğinden uluslararası bir değere sahiptir.
Büyük Menderes Deltası, içinde bulundurduğu biyolojik çeşitlilik ve nesli tükenmekte olan canlılar açısından Uluslararası RAMSAR Rio Sözleşmeleri ve Barcelona Komisyonu Kararları ile koruma altına alınmıştır. Ege Bölgesi’ndeki göçmen kuşlar bakımından da mühim bir yaşam alanı olan delta, diğer yandan deniz balıklarının yumurta bırakma alanlarından biridir.
Temiz deniz suyu ve yemyeşil ormanları ile yılın her mevsiminde ziyaretçi akınına uğrayan Dilek Yarımadası’nda jeep safari, at safari ve değişik parkurlarda botanik turları düzenlenmektedir.
Ege Bölgesi içerisinde bulunan ve Antik Çağlar’dan günümüze kadar medeniyetin önemli merkezlerinden biri olan Manisa ili sınırları içinde bulunan Spil Dağı Milli Parkı; içinde bulundurduğu jeolojik oluşumlar, zengin ve çeşitli bitki örtüsü ve barındırdığı hayvan türleri ile beraber tarihi dokusu ile de önemli bir koruma alanı özelliği göstermektedir.
Gediz Ovası’nda 60 metrelik bir yükseklikten başlayarak Karadağ eteklerinde 1517 metreye ulaşan bir rakım ile milli park alanında dere yatakları ve yer yer dik kanyonlar yer almaktadır.
Spil Dağı Milli Parkı sınırları içerisinde bulunan birçok endemik bitki türünün yanı sıra bölgeye has Manisa lalesi de bu parkta doğal olarak yetişen ürünlerden biridir. Spil Dağı Milli Parkı’nda, doğada özgür bir şekilde yaşamını sürdüren ve bölgeye özgü olan yılkı atlarına rastlamak da mümkündür.
Diğer yandan mitolojik bir karakter olan Niobe’ye ait olan bir figür meydana getirdiği düşünülen Ağlayankaya ve M. Ö. 13. asırda inşa edildiği tahmin edilen bir Kibele rölyefi milli park içerisinde bulunan ve görülmeye değer arkeolojik buluntular arasında yer alır. 39 orman köşkü ve çadır kamp alanları ile milli park, konaklamak isteyen ziyaretçiler için paha biçilmez bir kamp yeridir.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Isparta sınırları içerisinde bulunan Kızıldağ Milli Parkı 55,156 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Karstik yapıdaki 1. derece jeolojik bölge içerisinde yer alan milli park alanı Pınargözü Mağarası, Beyşehir Gölü gibi doğal kaynak değerlerini içinde barındırmaktadır.
Yayılmış olduğu geniş sahanın sahip olduğu bütün özellikleri ile görülmeye değer olan Kızıldağ Milli Park alanı sedir ağaçları ile ünlüdür. Kızıldağ Milli Park alanı Beyşehir Gölü’nün barındırdığı sukuşu potansiyeline de sahiptir. Milli Park alanının Kızıldağ bölümü akciğer ve astım rahatsızlığı olanlar için de şifa kaynağı olarak karşımıza çıkar.
Milli Park alanındaki dağlık bölümler, yaşlı orman örtüsü, akarsu ve göl yüzeyleri bir arada yer almaktadır. Göle bakan yamaçlarda bulunan karaçam, ardıç ormanlarıyla iç bölümlerde kalmış olan karışık ormanlar; Kızıldağ Milli Parkı’nın ziyaretçilerine temiz bir hava ve eşine az rastlanır bir seyir zevki sunmaktadır.
Park alanı içerisinde bulunan Dedegöl Dağı’nın yıl boyunca tamamen karla kaplı olması Akdeniz Bölgesi’nde nadir rastlanan bir atmosferi ziyaretçilerine sunmaktadır.
Akdeniz Bölgesi’nde bulunan Antalya ili sınırları içerisindeki 6,700 hektarlık bir alanı kaplanmış olan Termessos Milli Parkı Türkiye’nin doğal güzellikleri ve tarihi mirasını bir arada bünyesinde bulunduran nadir yerlerden biridir.
Anadolu’nun yerli halklarından olan Solimlerin kurmuş olduğu Termessos şehri kalıntıları aynı zamanda milli park alanındaki içinde kalmaktadır. Milli park alanında eşine az rastlanır güzellikteki tepeler, kamyonlar ve vadilerde bulunmaktadır.
Termessos Milli Parkı kızılçam ormanları ve maki florası ile örtülü bir alanda, nesli tükenmekte olan alageyik gibi canlı türlerinin de doğal yaşam alanını oluşturmaktadır. İçinde bulunan Mecene Kanyonu 600 metreyi bulan derinliği ile heyecan verici bir doğa manzarasını ziyaretçilerin seyrine sunmaktadır. Diğer yandan Güllük Dağı Termessos Milli Parkı ziyaretçileri için doğal yaşamın ortasında antik bir şehir ziyaretini de sunmaktadır.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Isparta ili sınırları içerisinde yer alan Kovada Gölü Milli Parkı Eğirdir Gölü’nün güneye bakan yamaçlarındaki dar bölgenin alüvyonlarla dolması neticesinde ayrı bir göl haline gelmiştir.
Kovada Gölü ve etrafını kapsayan milli park 20, 6 kilometrelik alanı ve deniz seviyesinden 900 metre yüksekliği ile ziyaretçilerine geniş bir doğa manzarası sunmaktadır. İçinde barındırdığı ekosistem ve bitki örtüsü zenginliği ile milli park eşsiz bir peyzaj güzelliğine de sahiptir. Karstik tektonik bir polye özelliği gösteren Kovada Gölü’nün turkuaz rengindeki suları ile beslenen kızılçam, endemik kasnak meşesi ve çınar ağaçlarının yoğunlukta olduğu ormanlarıyla yöre insanı ve uzaktan gelen ziyaretçileri açısından önemli bir eğlendinlen alanı olma özelliğine sahiptir.
Sazan, tatlı su levreği ve ıstakoz gibi balık çeşitlerini de içinde bulunduran Kovada Gölü Milli Parkı kampçılık, fotoğrafçılık, doğa yürüyüşü gibi etkinlikler ile birlikte olta balıkçılığına da müsait bir alan oluşturmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Tunceli ili sınırlarındaki Munzur Vadisi Milli Parkı 42,675 hektarlık bir alana yayılmıştır. Munzur dağlarından büyük kaynaklar halinde fışkıran Munzur suyunun sulayarak zengin bir bitki örtüsü ve doğal yaşam çeşitliliğini meydana getirdiği bir alanı kaplamaktadır.
Deniz seviyesinden 2500 metre yükseklikte bulunan Munzur Vadisi Milli Parkı’nda meşe ağaçları hâkimdir. Milli park alanında endemik bitki türleri ve yöreye has hayvan türlerinin bulunması bu bölgeyi eşsiz değerde bir coğrafyaya dönüştürmektedir.
Milli parkın kuzeyinde bulunan 2000-3000 metrelik zirvelerdeki krater golleri ve Ovacık ilçe düzlüğündeki su kaynakları ve kamyonlar; park alanının peyzaj güzelliğine güzellik katmaktadır.
Munzur Vadisi’nin Munzur suyuna birleşen Mercan Deresi’nin Munzur Vadisi’ne inmiş olan yamaçlarında bulunan Kırk Merdiven Şelaleleri de Munzur Vadisi Milli Parkı’nın muhteşem güzelliklerinden birkaçıdır.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Antalya ili sınırları içerisinde bulunan Beydağları Sahil Milli Parkı Batı Torosları meydana getiren Beydağları ‘nın içindeki 31,018 hektarlık bir alana yayılmış durumdadır.
Pamfilya ve Likya sahilleri arasında bulunan bir yerde konuşlanmış olan milli park alanında, birçok antik kent yerleşimi gözlenmektedir. Deniz kenarında kurulmuş olan Olimpos, Phaselis ve İdyros gibi antik kentler dönemin önemli merkezleri olarak günümüz tarih bilimcileri ve ziyaretçileri açısından önemli ipuçlarına ve tarihi kalıntıları sahiptir.
Beydağları sahil Milli Parkı içerisinde bulunan Olympos Antik Kenti yakınındaki ünlü Ozan Homeros’un İlyada Destanındaki Kimera ve Bellerophon efsanelerini konu olmuş ve yüzlerce senedir yanan bir alevi içinde bulundurur. Yanartaş ismi ile anılan bu alan milli park ziyaretçilerini yüzlerce yıl öncesine -efsane dönemlerine- götürmektedir. Dağ ile denizin birleştiği, doğası ve tarihi kıymetleri ile Beydağları Sahil Milli Parkı Türkiye’nin nadide yerlerinden birisidir.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Antalya sınırları içerisinde bulunan Köprülü Kanyon Milli Parkı 35,714 hektarlık alanı kaplamakta olup milli parkın en önemli kaynağını teşkil eden Köprüçayı Irmağı’nda oluşmuş olan 14 kilometre uzunluğundaki yarma vadi oluşumudur. Kayaların duvar yüksekliklerinin yer yer 100 metreyi aşan uzunluklara varması, önemli jeolojik oluşumlardan biri olduğunu göstermektedir.
Alabalık avcılığı yoğunlukta olan Köprülü Kanyon Milli Parkı’nda turistik olarak salcılık de önemli bir etkinlik olarak karşımıza çıkar. Milli Park alanı içerisinde bulunan ve yoğun olarak yetişen kızılçam ve makilik alanlardan oluşmuş ormanlar kanyon bölgesine farklı bir güzellik katmaktadır.
400 hektarlık saf Akdeniz ormanına sahip olan Köprülü Kanyon Milli Parkı Türkiye’nin doğal güzellikler ve tarihi değerlerin birbiriyle kaynaştığı özel bir coğrafyayı içine almaktadır.
Selge Antik Kenti kalıntılarının da ev sahipliği yaptığı milli park, tarihin çeşitli dönemlerine ait taş teraslar, köprüler ve yolları da içinde bulundurmaktadır
Batı Karadeniz Bölgesi içerisindeki Çankırı ve Kastamonu sınırları arasında bulunan Ilgaz Dağı Milli Parkı bölgenin en yüksek dağ kütlesini oluşturmuştur. Bu dağ kütlesinin üzerine oturmuş olan milli park iğne yapraklı ağaçların, beyaz kar örtüsüne fırça darbeleri gibi işlenmiş bir manzara görünümüne sahiptir.
Ilgaz Dağı Milli Park olarak 1997 yılında ilan edilmiş, Kastamonu – Çankırı Ilgaz Kış Sporları Turizm Merkezi içerisinde bulunmaktadır. Türkiye’deki diğer kış sporları içerisinde önemli bir yere sahip olan milli park alanı ve turizm merkezi; yüksekliği ve sunduğu şehir manzarası ile ziyaretçilerine unutulmaz anılar bırakmaktadır.
Ilgaz Dağı’nın 2000 – 2200 metreden daha fazla yüksekliğe sahip olan tepelerindeki nadir görülen ve endemik Alpin kuşak bitkisi, Ilgaz Dağı’nın diğer özelliklerinden birisidir. İçerisinde birden fazla kayak pisti ve telesiyej bulunduran milli parkta en yaygın rekreasyonel etkinlikler ise kayak, yaz kış yapılabilen dumansız piknik, doğa yürüyüşleri, fotosafari, botanik turlar, yaban hayatı gözlemi ve kuş gözlemi olarak karşımıza çıkar.
Ege Bölgesi’ndeki Afyon ve Kütahya illeri sınırları içerisinde bulunan Başkomutan Tarihi Milli Parkı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş mücadelesinde gerçekleştirmiş olduğu Kurtuluş Savaşı’nın bir bölümüne şahitlik etmiş toprakları içinde bulunduran tarihi bir alandır.
Savaşın neticesini belirleyen Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin devam ettiği güzergâh boyunca konuşlanmış olan milli park, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli dönüm noktalarını belgeleyen anıtlarla doludur. Özellikle Türkiye tarihine ilgi gösteren yerli ve yabancı ziyaretçilerin kesinlikle uğraması düşünülen milli parkın sınırları içindeki Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin başlatılmış olduğu bölge konumundaki Kocatepe’den başlamak üzere pek çok anıt ve şehitlik yer almaktadır. Bu alanda Ayrıca koruma altına alınmış tarihi savaş alanları ve bu savaşlarla ilgili olan kalıntıların gelecek kuşaklara aktarılması için müzeler yer almaktadır.
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Nevşehir sınırları içerisinde bulunan göreme Tarihi Milli Parkı bölgedeki Erciyes ve Hasan Dağı’nın geçmişte göstermiş olduğu volkanik etkinlikler sonucunda püskürttüğü lav ve tüflerin rüzgâr ve yağmur gibi doğa olayları neticesinde aşınmasıyla meydana gelmiş, eşsiz jeomorfolojik yapıları içinde bulundurmaktadır.
Üst tarafında sağlam bir şekilde kalan bazalt içerikli tabakanın tüpten meydana gelen ve kolay bir şekilde aşınan tabakalarla beraber oluşturduğu ve ikonik bir görünüm kazanmış olan peri bacası adı verilen bu oluşumlar, Kapadokya olarak da bilinen bölgenin ve milli parkın simgesi durumuna gelmiştir.
UNESCO, Peribacalarını dünya doğal ve kültürel mirası listesine almış, dünyadaki sayılı milli park alanlarından birisi olarak ilan etmiştir. Tarih boyunca insanlar tarafından önemli bir yerleşim bölgesi olarak kullanılmış olan bu bölgede Peribacaları’nın yanısıra özellikle erken dönem Hıristiyanlık için önemli tarihi kalıntılar, kiliseler, şapeller ve diğer kaya oyma mekânlar yer almaktadır.
Peribacaları’nın yanısıra platolar ve kırgıbayırlardan meydana gelen olağanüstü güzellikteki kayalık alanlarının arasına yerleşmiş bulunan yeşil vadileri, Göreme Tarihi Milli Parkı ziyaretçileri için tarih ile doğanın buluştuğu eşsiz bir güzellik arz etmektedir.
Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki Trabzon sınırları içerisinde bulunan 4,468 hektarlık alanı kaplayan Altındere Vadisi Milli Parkı 1300 metre yüksekliktedir ve içine aldığı vadinin meydana getirdiği eşsiz jeomorfolojik oluşumları ile dikkat çekmektedir. Altındere Vadisi Milli Parkı, 1600 yıllık bir geçmişe sahip olan Sümela Manastırı’nı da sınırları içerisinde bulundurmaktadır. Sümela Manastırı’nın yanında irili ufaklı birçok mabet kalıntılarına sahip olan milli park alanı tarihi, kültürel ve doğal bir turizm alanı olarak paha biçilmez bir değere sahiptir.
Altındere Vadisi’nde bulunan derin ve yüksek duvarlar, içerdiği doğal yaşam zenginliği ile beraber önemli su kaynaklarının da bulunması Altındere Vadisi’nin yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yaptığının delillerindendir.
Vadi tabanında yer alan Meryem Ana Deresi, çevresindeki diğer değerlerle birleşerek büyük bir kıymet olma özelliği göstermektedir. Dağ yürüyüşü, kampçılık, sportif balık avcılığı ve tırmanma gibi etkinliklerin de sıkça yapıldığı milli park alanı yılda ortalama 100 binin üzerinde turist tarafından ziyaret edilmektedir.
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Çorum ili sınırları içerisinde bulunan Boğazköy – Alacahöyük Milli Parkı Anadolu’nun en eski medeniyetlerinden birisi olan Hititlere başkentlik yapmış; Hattuşaş (Boğazköy ) yerleşimine ait buluntuları içinde barındırmaktadır. Hitit metinlerinde sıkça adı geçen “Hattuşa ülkesinin bin tanrısı” ifadesine uygun olarak bölgede bulunan arkeolojik çalışmalarda bugüne kadar 31 adet tapınak yapısı tespit edilmiştir.
Ziyaretçileri zaman içinde bir tarih yolculuğuna çıkaran Boğazköy – Alacahöyük Milli Parkı 2600 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Park alanı içerisinde şehir surları, Aslanlı Kapı, Yer Kapı ve Yazılıkaya gibi önemli tarihi kalıntılar yer almaktadır.
Hattuşa kentinin dışında, yüksek kayalar arasına yapılmış bir Açıkhava Tapınağı da bulunan Yazılıkaya, park alanının en büyük ve etkileyici kalıntılarından biridir.
Tapınak içerisinde 90’dan fazla tanrı, tanrıça, hayvan ve hayal ürünü mahlûklara ait olan figürler, kaya yüzeylerine işlenmiş bir şekilde karşımıza çıkar. Hititlerin yeni yıl ve ilkbahar merasimleri ile ilgili metinlerdeki tüm tanrıların Fırtına Tanrısı’nın evinde toplanması şeklinde adı geçen ifade Yazılıkaya’da bulunmaktadır. Bu özellikleri ile Yazılıkaya, Hititlere göre fırtına Tanrısı’nın evi olarak tahmin edilmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Adıyaman sınırları içerisinde bulunan Nemrut Dağı Milli Parkı’nın ana kaynak değerini Nemrut Dağı’nda yer alan arkeolojik kalıntılar meydana getirmektedir. Parkın içerdiği alan eski devirlerde Kommagene adı ile bilinen bir bölgedir ve bölgede M. Ö. kurulmuş olan bağımsız bir krallığın buluntularına rastlanmaktadır. M.Ö. 62 ile 32 yılları arasında bölgenin kralı olan Antiokhos’un Tümülüsü bulunmaktadır.
Nemrut Dağı Milli Parkı’ndaki tarihi alanlar 2150 metre yükseklikte bulunmaktadır. Nemrut Dağı Milli Parkı sınırları içerisinde bulunan birçok tarihi kalıntı, yüksekliği 10 metreye yaklaşan Dev Tanrı Başı Heykelleri ve metrelerce uzunluğundaki kitabeleri ile UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde eşsiz bir yere sahip, kültürel bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu muhteşem kalıntılar ile birlikte dünya üzerinde gün doğumu ve gün batımının seyir zevkine doyulmaz bir şekilde izlenebildiği nadir yerlerden biri olması da Nemrut Dağı Milli Parkı’nın dünya üzerindeki değerine değer katmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Konya ili sınırları içerisinde bulunan Beyşehir Gölü Milli Parkı 86,855 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Beyşehir Gölü Milli Parkı 1993 yılında milli park alanı olarak ilan edilmiş ve yüzölçümü açısından Türkiye’nin 3. büyük gölü olan Beyşehir Gölü’nün içine almaktadır.
Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olma özelliği ile Beyşehir Gölü, İç Anadolu, Toroslar ve Batı Anadolu bölgelerinin kesişim noktasında bulunmaktadır. Bu özelliği ile Beyşehir Gölü bünyesinde çok çeşitli habitat türlerini de bulundurmaktadır. Beyşehir Gölü’nün manzarasına büyük bir katkıda bulunan 2890 metrelik zirvesi ile her mevsim karlı olan Anamas dağları, milli parkın önemli güzelliklerinden biridir.
154 kilometre boyunca uzanan ve çok sayıda koy ve körfezler ev sahipliğinde bulunan göz çevresi ziyaretçilerine dağ yürüyüşü ile jeep safari turları yapabilme ve çadır ve karavanla konaklama imkânları da sunmaktadır.
Beyşehir Gölü içme suyu temini, sulama ve belli ölçüde plaj kullanımı ile Türkiye’nin eşine az rastlanır doğal güzelliklerini içinde barındıran bir park alanıdır.
Marmara Bölgesindeki Balıkesir’in Edremit ilçesi sınırlarında bulunan Kazdağı Milli Parkı, 20,935 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Bölge Marmara ve Ege bölgeleri arasında geçiş noktasında bulunmaktadır.
Antik devirlerden itibaren insanların dikkatini çeken doğal güzellikleri ve kaynaklara sahip olan Kazdağı, geçmişte İda Dağı olarak anılmış ve efsanelere konu olmuş bir dağdır. Biga Yarımadası’nın en yüksek zirvesine içinde bulunduran Kazdağı, içindeki endemik türlerin, zengin bitki örtüsü ve barındırdığı yabani canlı popülasyonu ile bölgenin akciğeri konumundadır.
Milli park alanı içerisindeki kuzey – güney doğrultusunda uzanan derin vadiler ve kamyonlar, deniz etkisinin iç bölgelere taşınmasını sağlamaktadır. Kazdağı sahip olduğu oksijen yoğunluğu ile ziyaretçilerine doğal bir yaşam alanı sunmaktadır.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Türkiye’nin güney kıyılarında bulunan Antalya ili sınırları içerisindeki Altınbeşik Mağarası Milli Parkı Toros Dağları’nın karstik yapısı içerisinde gelişmiş olan bir mağara sistemini oluşturmaktadır. Üç katlı, toplam 2500 metre uzunluğuna sahip ve en yüksek noktası 101 metre olan mağara, milli parkın ana kaynak değerini meydana getirmektedir.
Büyük Düden, Oruç Düdeni ve Feyzullah Düdeni’nden meydana gelen suların Manavgat Irmağı’na aktığı yerde bulunan Altınbeşik Mağarası Türkiye’nin görülmeye değer en güzel mağaralarından birisidir. Çevresinin karstik topografyası ve çam ormanları ile güzel bir manzara oluşturan Altınbeşik Mağarası Milli Parkı oldukça uzun ve büyük bir yer altı sisteminin çıkış ucunda yer almaktadır.
Kızılova, Kambos ve Söbüce suyunu çeken bu büyük sistem, Oruç Düdeni Mağarası altında Altınbeşik – Düdensuyu Mağarasında nihayete ermektedir. Bu şekilde büyük yeraltı su sistemi, kuş uçuşu mesafe ile 100 kilometreden fazla bir uzunluğa sahip olarak dünyanın en uzun ve en büyük karstik mağara sistemlerinden biri olarak karşımıza çıkar.
Mağara içerisinden kaynayan su Beyşehir Gölü ile bağlantılı olarak enteresan bir yapıya sahiptir. Su içinde bulunan mağarada gezinti, sandal ve kayıklar ile aktiviteler yapılmaktadır.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Artvin sınırları içerisindeki Hatila Vadisi Milli Parkı V tipi, dar tabanlı ve derin karakterli bir jeomorfolojik oluşma sahiptir. Hatila Vadisi 16,944 hektarlık bir bölgeyi kaplamaktadır.
Karadeniz Bölgesi içerisinde bulunmasına rağmen, Akdeniz Bölgesi’ne ait bitki çeşitliliğini de içinde barındıran vadi, zengin bitki örtüsü ve içinde barındırdığı yabani hayat zenginliği ile doğa yürüyüşü, ekoturizm ve fotoğrafçılık gibi pek çok aktiviteye ev sahipliği yapmaktadır.
Hatila Vadisi içine yerleşmiş bulunan Hatila Deresi’nin ve birçok küçük derenin yer aldığı milli park alanı; vadi boyunca çeşitli kayaç türleri ve bazı bölgelerdeki yamaçların yüzde yüze yaklaşan eğim oranı ile ziyaretçilerine eşsiz bir manzaranın seyrini sunmaktadır.
Vadi boyunca uzanan eğim kırıklarının meydana getirdiği şelale yapıları da görülmeye değer diğer doğa güzellikleri arasındadır. Enteresan jeolojik ve jeomorfolojik niteliklerinin yanında flora ve hayvan varlığı zenginliği ile de Hatila Vadisi önemli bir eğlendinlen potansiyelini bünyesinde bulundurmaktadır. Milli park alanı içinde ziyaretçilerin günübirlik ve kamp kullanımı amacıyla belirlenmiş yerler bulunmaktadır.
Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki Artvin ili sınırları içerisinde bulunan Karagöl – Sahara Milli Parkı Sahara ve Karagöl olmak üzere 2 bölüm halinde ziyaretçilere ev sahipliği yapmaktadır. Milli park sahasında göl, orman, yayla ve farklı doğal ve kültürel zenginlikleri bir arada bulunduran alan Artvin ilinin Şavşat ilçe merkezinin 45 kilometre kuzeyinde yer almaktadır.
Karagöl bir heyelan gölü olması sebebiyle çevresi ormanlık alanlar ile çevrili eşine az rastlanır bir doğa harikası niteliğindedir. Milli parkın Sahara bölümü ise Şavşat ilçesine 17 kilometre uzaklıkta bulunan bir yayladır. Eğimli arazi yapısı içerisinde 1700-1800 metrelere kadar uzanan sınırlı bir düzlük sahasına sahip olan Sahra bölgesinde antropojen step karakterli geniş alanlar bulunmaktadır.
Ladin ve göknarlar ile birlikte sarıçamların da alt kesimlerinde yetiştiği bir orman örtüsüne sahip olan Sahara, Laşet Deresi kenarındaki düzlüklerde yöre ve bölge insanının katkılarıyla Sahara pancarı şenlikleri de düzenlenmektedir. Karagöl’ün batı ve doğusunda yer alan ormanlık sahalar kan kullanımına da imkân vermektedir.
Doğu Karadeniz Bölgesi içinde bulunan Rize ili sınırlarındaki milli park, bölgenin en yüksek dağları konumundaki Kaçkarları içerisinde bulundurmaktadır. 3,932 metre olan en yüksek noktası ile Kaçkar Dağları aynı zamanda Türkiye’nin en çok yağış alan bölgelerini içine aldığı için; Milli Park sınırları hem zengin ve gür bir bitki örtüsü ile kaplıdır hem de sahada büyük akarsular bulunmaktadır.
Fırtına Deresi, Hemşin Deresi gibi büyük akarsuların çevrelediği milli park sahası, muhteşem doğal güzellikleri ve Doğu Karadeniz’in kendine has coğrafi yapısının en nadide örneklerini içinde barındıran peyzajı ile ziyaretçilerine mükemmel bir seyir ve doğa keyfi sunmaktadır.
Bölgeyi ziyaret eden insanlar doğa fotoğrafçılığı, kaya tırmanışı, dağcılık ve dağ yürüyüşü gibi etkinliklerin yanında kayak ve salcılık gibi spor faaliyetleri yapma imkânı da elde etmektedir.
Kaçkar Dağları Milli Parkı aynı zamanda yörenin geleneksel yaylacılık kültürü ile de tanışma fırsatı arayan ziyaretçilere açıktır.
Türkiye’nin güney kesimlerinde uzanan Toros Dağları’nın en yüksek zirvelerinin bulunduğu Aladağlar Milli Parkı Kayseri, Niğde ve Adana illerinin sınırlarına yayılmış haldedir. 55,064 hektarlık bir alana sahip olan Aladağlar Milli Parkı, özellikle içinde bulundurduğu jeolojik oluşumlar açısından dikkat çekmektedir. Milli parkta bulunan buzul gölleri ve Karpuzbaşı Şelaleleri görülmeye değer diğer güzellikler arasındadır.
Aladağlar Milli Parkı kamp yapmak isteyen ziyaretçiler için uygun alanlara sahip olduğu gibi, dağcılık yürüyüş, olta balıkçılığı gibi sportif etkinliklere de imkân sağlayan bir alana sahiptir.
Milli park sahası içerisinde yer alan bir mağara ise Hazreti Meryem’in Hz İsa’yı dünyaya getirdiği mağara olarak bilinmekte ve kültür turizmi bakımından önemli bir değer oluşturmaktadır.
Ege bölgesinin güneybatısındaki Akdeniz ve Ege kıyılarının birleştiği bölgede yer alan Marmaris Milli Parkı, Akdeniz iklimi ve bitki örtüsünün tüm özelliklerini içinde barındırmaktadır. Ege’de yaşam sürmüş medeniyetlerin yüzlerce yıllık kültürel mirasından izler taşıyan milli park alanları ziyaretçilerini hem kültür turizmi açısından hem de doğal güzellikler bakımından memnun etmektedir.
Marmaris Milli Parkı içerisinde Amos Harabeleri, Phsicos Antik Kenti, Marmaris Kalesi gibi görülmeye değer arkeolojik buluntular ve tarihi eserlere rastlanır. Kıyı bölümlerinde sık olarak rastlanan sığla ağaçları milli park ile özdeş hale gelmiş endemik bitki türlerinden biridir.
Parkın içinde bulunduğu bölgenin uzun süredir sahip olduğu turistik imkânlar, ziyaretçiler için ulaşım ve konaklama kolaylık sağlamaktadır.
Akdeniz Bölgesi ile Ege bölgesinin güney batı kesimlerinde kesişen ve Antalya ile Muğla sınırları içerisinde bulunan Saklıkent Milli Parkı eşsiz bir doğa harikası ve görülmeye değer bir yeryüzü şekline sahiptir. İsmini Saklıkent Kanyonu’ndan alan milli park, Esen Çayının bir kolu üzerinde ortaya çıkmış olan Kanyon, 1000 – 1100 metre yükseklikte oldukça dik vadi yamaçları ile ziyaretçilerine eşine az rastlanır bir seyir zevki sunmaktadır.
Türkçe anlamı ile gizli şehir manasına gelen Saklıkent, kanyonun gözlerden uzak ve gizemli güzelliğini ziyaretçilerine yansıtmaktadır. Kanyonu meydana getiren dik yamaçlara kurulmuş olan 200 metrelik bir asma köprü ile içerisine girilen kanyonda yapılan gezinti, dünyanın bu en derin vadilerinden birinin oluşturduğu manzaralarla ziyaretçilerin yüreğini ağzına getirmektedir.
Milli park sahasındaki anıt ağaç özelliğindeki sedirler ile endemik geofit ve siklamenler görülmeye değer diğer doğal güzelliklerden bazılarıdır.
Ege Bölgesi sınırları içerisindeki Çanakkale’de bulunan Troya Tarihi Milli Parkı içinde barındırdığı kaynak değerini ünlü Yunanlı Ozan Homeros’un insanlık tarihinin en eski destanlarından birinde anlattığı üzere Troyalılar ile Akalar arasında geçen 10 yıllık süren savaşın epik hikâyesini meydana getirmektedir.
İlyada ve Odysseia Destanları ile ölümsüzleşen ve uluslararası bir değere sahip bulunan Troya Antik Kenti ve meşhur Tahta At’ın bulunduğu alanı kaplayan milli park, uluslararası alanda eşsiz bir değere sahiptir.
Alanda arkeologların yaptıkları çalışmalar neticesinde, bölge tarihinin daha erken dönemlere kadar uzandığını tespit edilmesi, Troya Antik Kentinin değerini bir kat daha artırmaktadır. Erken bronz döneminin ilk medeni yerleşimlerinden biri olarak kabul edilen bölgede 9 katmanda 40’ın üzerinde yerleşim yerine ve evresine rastlanmıştır. Troya yerleşimi bu medeni yerleşimlerden sadece bir tanesini oluşturmaktadır. Çanakkale Boğazı ve Ege kıyıları ile Troya Antik Kenti plaj ve rekreasyonel amaçlı kullanılan diğer alanlardır.
Ege Bölgesi’nde bulunan Denizli sınırları içerisindeki Honaz Dağı Milli Parkı 2,528 metrelik zirvesi ile Ege Bölgesinin en yüksek noktasını içinde bulundurmaktadır. Etrafından daha yüksekte ve dik olarak yükselen Honaz Dağı, ekseriyetle kızılçam, karaçam ve ardıçtan meydana gelen gür bir bitki örtüsünü bünyesinde bulundurmaktadır.
Honaz Dağı Milli Parkı sınırları içerisinde Frigya Medeniyetinin önemli merkezlerinden biri olan Colossae Antik Kenti milli parkın ziyaretçilerini arttıran kaynak değerlerden biridir. Honaz Dağı Milli Parkı ve Antik Çağ kalıntıları milattan önceki tarihlere dayanan kaya mezarlarını ziyaretçilerine görme imkânı tanımaktadır.
Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki Kastamonu ve Bartın şehirleri arasında bulunan Küre Dağları Milli Parkı Türkiye’nin önemli orman sahalarından birini için de bulundurmaktadır. Diğer taraftan parkın kapladığı saha içerisindeki doğal yaşlı orman, uluslararası alanda da büyük öneme sahiptir ve WWF’nin küresel düzeyde öncelikli 200 çevreyle ilgili bölgesinden biri olarak ilan edilmiştir.
Dünya üzerinde hala sahip bulunduğumuz doğal mirasın en önemli ve muhteşem örneklerini bünyesinde barındıran Küre Dağları Milli Parkı ziyaretçiler açısından adeta bir doğal Arboretum yani ağaç müzesi işlevi görmektedir.
Zengin bitki örtüsü ile milli park ekosistemi içerisinde Küre Dağları Milli Parkı içinde pek çok hayvan türünü de barındırmaktadır. Bu hayvan türlerinden soyu tükenmekte olanlardan Türkiye’de rastlayabileceğimiz 132 memeli türünün 40 tanesi bu bölgede yaşamaktadır.
Küre Dağları Milli Parkı bitki örtüsü ve barındırdığı hayvan çeşitlerinin yanında, jeolojik oluşumları ile de ziyaretçilerin dikkatini çekmektedir. Karstik jeolojik oluşumlar açısından da zengin olan Küre Dağları Milli Parkı, Valla Kanyonu, Ilgarini Mağarası gibi önemli karstik oluşumları bünyesinde bulundurmaktadır. Diğer yandan yüksekliği 15 metreyi bulan ve döküldüğü yerde doğal bir havuz biçimi oluşturan Ilıca Şelalesi de milli parkın görülmeye değer diğer güzellikleri içinde bulunmaktadır. Küre dağlarında rehberlik, konaklama gibi turizm hizmetleri yapılmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi içerisindeki Kars ve Erzurum şehirlerin sınırlarında bulunan Allahuekber Dağları Milli Parkı bugünkü kaynak değerini 1914 yılında bölgede donarak şehit olan 90 bin Müslüman askerin aziz hatırasından almaktadır.
1 Dünya Savaşı sırasında Kafkas cephesinde Rus kuvvetleriyle çarpışmak için harekete geçen Türk ve Müslüman kuvvetler, yüksekliği 3100 metreyi bulan Allahuekber dağlarını aşıp Sarıkamış’a varmayı hedeflemiştir. Türk ve Müslüman ordusuna mensup olan 90.000 asker açlık, soğuk ve hastalığın pençesine düşerek şehit olmuşlardır.
Dünya üzerinde buna benzer bir trajedinin görülmemiş olması ve uzun yıllar süren savaşlara şahitlik eden bir bölge olduğu için bu alan milli park ilan edilmiştir.
Milli Park içerisinde ayrıca büyük bir şehitlik yer almaktadır. Tarihi değeri açısından tartışılmaz olan Sarıkamış – Allahuekber Dağları Milli Parkı’nı değerli kılan diğer bir önemli husus ise bölgede yetişen sarıçam ağaç türünün bölgenin en yüksek rakımında yayılma gösteriyor oluşudur.
Bölgede yer alan Sarıkamış ormanları arasında bulunan Sarıkamış Kayak Merkezi kar kalitesi açısından Türkiye’nin önemli kayak merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Camların içinde toplam 12 kilometreye ulaşan ve 5 etaptan oluşan bir piste sahip 2500 rakımlı Cıbıltepe’nin olağanüstü bir doğal güzelliğe sahip olması da Milli Parkı cazip hale getiren unsurlardan biridir. Normal kış şartlarında bir buçuk metre civarında olan kar, kayak sporu için gayet elverişli ve bu özelliği ile sadece Alp Dağlarında görülen kristal kar yine bu milli parkta bulunmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Ağrı ili sınırları içerisindeki Ağrı Dağı Milli Parkı 5137 metre yüksekliği ile Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı ve çevresini içinde bulunduran bir milli parktır.
Ağrı Dağı Milli Parkı’nda dağ ekoturizmi ve dağcılık imkânları oldukça geniştir. Semavi dinler bakımından da büyük bir öneme sahip olan ve meşhur Nuh Tufanı ve Nuh Peygamberin gemisinin karaya oturduğu saha, Ağrı Dağı’nın zirvesidir. Burası Ağrı Dağı Milli Parkı içerisinde yer alan tarihi ve kültürel bir dokuya sahip eşsiz bir coğrafi şekildir.
Ağrı Dağı Milli Parkı fotoğraf tutkunları, doğa yürüyüşü yapmak isteyenler ve doğal güzellikleri izlemenin zevkine varmak isteyenler için 3 alandan meydana gelmektedir: Bunlar Büyük ve Küçük Ağrı Dağları, Meteor Çukur ile Nuh’un Gemisi’nin yer aldığı alanlardır. Alaska’da bulunan meteor çukurundan sonra dünyadaki 2. büyük göktaşı çukuru Ağrı Dağı Milli Parkı sınırları içerisinde yer almaktadır.
Ağrı Dağı’nın zirvesinde bulunan buzul, Türkiye topraklarında yer alan en büyük buzul özelliği göstermektedir.
[ad3]
Marmara Bölgesi’nin Kuzey batısında bulunan Edirne ili sınırları içerisindeki Gala Gölü Milli Parkı Gala ve Pamuklu göllerini bünyesinde bulundurmaktadır. Sulak alan, göl ve orman ekosistemlerinin bir arada bulunabildiği 6087 hektarlık milli park alanı görülmeye değer birçok canlı hayvan ve bitki türünü barındırmaktadır.
Gala Gölü Milli Parkı ekosistemi içerisinde tespit edilen en az 130 kuş türü bu sahanın diğer milli parklardan ayırıcı özelliklerinden biridir. Bu kuşlar içerisinde tepeli pelikan, çeltikçi ve küçük karabatak gibi nesli tükenmekte olan türler de bulunmaktadır. Gala Gölü ve Pamuklu göllerinin meydana getirdiği sulak alan, bu kuşlar için doğal bir yaşam sahası özelliği göstermektedir.
Milli Park alanı içerisinde piknik, doğa yürüyüşü ve kuş gözlemi yapma imkânları bulunmakla birlikte Gala Gölü Milli Parkı sahip olduğu diğer doğal güzellikler ve içinde bulundurduğu yaban hayatı potansiyeli ile ziyaretçileri açısından önemli bir eğlendinlen sahası konumunda bulunmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Kayseri ili sınırları içerisinde bulunan Sultan Sazlığı Milli Parkı, bölgenin bozkır ekosistem yapısı içerisinde bulundurduğu tatlı ve tuzlu su kaynakları ile önemli bir konuma gelen alanı içinde barındırmaktadır. Tatlı ve tuzlu su göllerinin birlikte yer aldığı ender ekosistemlerde birisi olan bu saha, diğer yandan barındırdığı soyları tükenmekte olan kuş çeşitleri bakımından da önem arz etmektedir. Bu kuş türlerinden bazılarının göç, barınma ve üreme bölgesi olması sebebiyle Sultan Sazlığı, su kuşlarının hayat alanı açısından uluslararası öneme sahip olan sulak sahaların korunmasına yönelik olarak geliştirilen Ramsar Sözleşmesi kapsamında bulunmaktadır.
Sultan Sazlığı Milli Parkı’nın bünyesinde bulundurduğu alan içerisinde yaşamını sürdüren ve sayıları 130 bine yaklaşan su kuşu ve bölgenin ev sahipliği yaptığı toplam 251 farklı kuş türü milli parkın diğer önemli özelliklerindendir.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Şanlıurfa ili sınırları içerisinde bulunan Tek Tek Dağları Milli Parkı 19,335 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Milli parkın ana kaynak değerini arkeolojik ve kültürel kalıntılar meydana getirmektedir.
Milli parkta bulunan Şuayip Şehri Harabeleri ve Soğmatar Harabeleri insanlık tarihine dair eşine az rastlanır kalıntılar olarak milli parkın değerini oluşturmaktadır.
Milattan Sonra 3 ve 4. yüzyıllara ait bir yerleşim merkezi olduğu tahmin edilen Şuayip Şehri’ne ait buluntular oldukça geniş bir alanı kaplamaktadır. Kaya mezarları üzerine kesme taşlardan yapılmış binaların buluntuları kent merkezinde yer almaktadır.
Halk arasında yaygın olan bir inanışa göre Şuayb Peygamber bu şehirde yaşamış ve bu kalıntılar arasındaki bir mağara da Şuayb Peygamber’in makamı olarak ziyaret edilmektedir.
Soğmatar Harabeleri ise tarihi Harran Sin Kültürüne uzanan Sabizim ve Baş Tanrı Marihala’nın kültür merkezi olduğu tahmin edilen bir ören yeridir. Burada eski tarihlerde Pagan Tanrılarına ibadet edildiği ve kurbanların sunulduğu bir açıkhava mabedinin kalıntıları da yer almaktadır.
Marmara Bölgesi’nin kuzeybatı yakasındaki Kırklareli ili sınırları içerisinde bulunan ve aynı zamanda Bulgaristan sınırı içerisinde yer alan İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı Yıldız (Istranca) dağlarından Karadeniz’e akmakta olan derelerin taşımış olduğu alüvyonların birikmesi ve mevsimsel olarak sular altında kalması neticesinde meydana gelmiş longoz ormanlarından oluşmaktadır.
Milli parkın asıl kaynak değerini oluşturan bu ormanların yanında mevsimsel su basar ormanları, bataklıklar ve tatlı su golleri ile kıyı kumullarını beraber içinde barındıran ekosistemsel bir çeşitliliğin ender örneklerinden olan bölgede, zengin sucul bitki örtüsüne sahip olan 5 adet göl de yer almaktadır.
Bölgede göl ve bataklık sahaları ile deniz arasında bulunan kıyı kumullarında milli parkın uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış bitki türleri bulunmaktadır.
İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı denizi, ince kum sahili, ormanları, gölleri ve çayları ile birçok farklı doğal güzelliği içinde barındıran bir cenneti andırmaktadır.
Antik Trak toplumuna bir zamanlar yurt görevi yapmış olan bu topraklara yapılacak bir gezi, dünya üzerinde bulunan cenneti dolaşmanın bir yolu olarak da görülmektedir.
İğneada, kuş göç yolu üzerinde bulunduğu için kuş gözlemi için imkân sağlamaktadır. Olağanüstü güzelliğe sahip ormanlarında bisiklet turu, fotosafari, yürüyüş ve yön bulma etkinlikleri gerçekleştirilmektedir. Diğer yandan Karadeniz’in eşsiz güzellikteki kıyılarından birisi olan İğneada’da yazları sahil turizmi için elverişli bir ortam bulmak mümkündür.
Akdeniz Bölgesi’ndeki Adana ili sınırları içerisinde bulunan Yumurtalık Lagünü Milli Parkı Yumurtalık ilçesinin bir sembolü haline gelmiştir. Milli Park 2008 yılında Türkiye’nin 40. Milli Parkı olarak ilan edilmiş ve yumurtalıktaki Lagünler, Çukurova Deltasının önemli bir parçası olarak hala günümüze kadar ulaşmıştır.
Çukurova Deltası, Seyhan ve Ceyhan ırmakları ile Berdan Çayının getirmiş olduğu alüvyonlarla oluşan Yumurtalık Lagünü Milli Parkı Ramsar koruma alanı statüsünde olup birinci derecede doğal sit alanı ilan edilmiştir.
Lagünler, tatlı ve tuzlu su bataklıkları, engin çorak düzlükler, çamur düzlükleri, sazlıklar, konular ve Halep çamı ormanlarından meydana gelmiştir. Lagünü Milli Parkı Seyhan Ceyhan Deltası üzerinde bulunan göl ile lagünlerdeki bitki ve hayvan çeşitleri ve özellikle Halep çamı olarak adlandırılan bitki türü için korunmakta olan doğal bir yaşam alanıdır.
Milli parkta diğer yandan caretta caretta ve özellikle chelonia mydas olmak üzere iki çeşit deniz kaplumbağasının yaşamını sürdürdükleri özel bir alandır. Yumurtalık Lagünleri, Anadolu üzerinden göç eden kuşların göç yolları üzerindeki önemli konaklama, dinlenme ve beslenme sahasıdır. Geçmiş yıllarda mart, nisan ve mayıs aylarında yapılmış olan bir çalışma sonucunda sahada toplam 252 kuş türü tespit edilmiştir. Sahada çeşitli türden binlerce ördek, sakarmeke, flamingo, kılıçgaga, akça cılıbıt ve küçük kum kuşu barınmaktadır. Bölgelere göre geçmiş yıllarda yumurtalık lagünlerinde kışlayan kuş sayısının 70 bini geçtiği ifade edilmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Erzurum ili sınırları içerisinde bulunan Nene Hatun Tarihi Milli Parkı değerini Türkiye tarihine 93 Harbi olarak geçen Osmanlı Rus Savaşı’ndaki işgal güçlerine karşı topraklarını ellerinde tutan, kısıtlı imkânlar içerisinde savunan ve işgal güçlerine geçit vermeyen Erzurum halkının kahramanlarından almaktadır.
Rus askerlerinin işgalinin Aziziye tabyalarına doğru ilerlediği haberi ile Erzurum halkına, o sıralarda henüz 20 yaşında olan bir genç kadın olarak önderlik etmiş olan Nene Hatun, sergilemiş olduğu kahramanlıkla Erzurum ve Türkiye tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır.
Nene Hatun Tarihi Milli Parkı’nın kaynak değeri 22 Mayıs 1955 yılında hayata veda etmiş olan bu kahramanlık abidesi Türk kadınının aziz hatırasını ve onun önderliğindeki düşman işgaline karşı direnen Erzurum halkının mücadelesini temsil etmektedir.
Milli Parkı ziyaret eden yerli ve yabancı turistler Aziziye ve Mecidiye Tabyalarının savaşta hangi maksatla inşa edildiğini, dönemin şartlarında tabyalardaki askerlerin hangi koşullarda hayatını sürdürdüğünü, mühimmat ve savaş gereçlerini nasıl temin ettiklerini öğrenme şansı bulmaktadır.
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Ankara ili sınırları içerisinde yer alan Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı 13,850 hektarlık bir alana yayılmış durumdadır. Milli Parkın kaynak değerini ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve istiklal mücadelesi olan Kurtuluş Savaşı’nda dönüm noktasını oluşturan Sakarya Savaşı’nın gerçekleştiği alana kurulmuş olması oluşturur.
Ankara’nın Haymana ve Polatlı ilçeleri sınırlarında bulunan bu sahada Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasına giden yolda kullanılmış ve savaşın yapıldığı siperler, mevziler ve şehitlikler yer almaktadır.
Sakarya Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı sahası Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ruhu ve Kurtuluş Savaşı esnasında gösterilen mücadelenin tarihi, kültürel ve manevi değerlerinin muhafaza edilerek yeni kuşaklara aktarılması bakımından önemli bir role sahiptir. Sadece Türkiye’den değil dünyanın birçok yerinde ilgililerin merakını uyandıracak savaş anıları ile dolu olan bu saha, yaz kış ziyaret edilmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Bayburt ve Erzurum illeri sınırları içinde yer alan 6335 hektar alana yayılmış olan ve 100 yıl önce Osmanlı Rus Savaşı’nın yaşandığı kop Dağı, 2016 yılında milli park olarak ilan edilmiştir.
Birinci Dünya Harbi’nde Doğu Cephesi’nde Rus kuvvetlerinin durdurulmasında ve püskürtülmesinde oldukça önemli yeri olan Bayburt Kop Müdafaası; yalnızca Doğu Cephesine ait değil, savaşın ve ülke geleceğinin de seyrini değiştiren büyük bir mücadeledir.
Savaşın günümüze intikal eden işaretleri olan mevziler, siperler, şehitlikler, anıtlar, muharebede kullanılan binalar gibi birçok yapı; milli parkın ana kaynak değerini meydana getirmektedir.
Milli park alanında Kop Şehitleri Abidesi yer almaktadır. Kop Şehitleri Abidesi, 1916’da Kop Geçidi’nde ve Çoruh Havzası’nda düşman kuvvetlerine direnen ve bu direnişte şehit düşen askerlerin aziz hatırasını için 1963 yılında Kop Dağı’nın zirvesine inşa edilmiştir.
Kop Dağı diğer yandan Türkiye’nin en zengin kelebek yaşam sahalarından birisidir. 10 tanesi endemik, 37 tanesi nadir olmak üzere 134 kelebek çeşidi bu sahada barınmaktadır.
Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki Muş ili sınırları içerisinde bulunan Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı 14,604 hektarlık bir alanı kaplamaktadır. 2018 yılında Milli Park ilan edilen Malazgirt Meydan Muharebesi Tarihi Milli Parkı Büyük Taarruz Meydan Muharebesi’nin gerçekleştirilmiş olduğu, savaşın zaferle sonuçlandığı ve Anadolu’nun kapılarının Türklere açıldığı tarihi olan 26 Ağustos 1071’’e istinaden 26 Ağustos 2018 de açılmıştır.
Asırlar boyunca Türk yurdu olarak Anadolu’nun kapılarının Türklere açılmasına sahne olan bu sahada kurulmuş milli park ile tarihe ait bilgi ve milliyet duygusunun pekiştirilmesi hedeflenmiştir.
Milli parkta giriş kapısı, fetih yolu, mescit, merasim alanı, meydan, toplanma ve ikram sahası, namazgâh, helikopter pisti, etnospor sahası, otopark, Türk tarihi temalı sosyal yaşam alanı, Malazgirt Meydan Muharebesi canlandırma alanı, anıt, ziyaretçi tanıtım merkezi, müze ve minyatür, eğlendinlen sahası ve idari bina yer almaktadır.
2018 yılında Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile Kurtuluş Savaşı’nda cepheye silah ve yiyecek taşınan İnebolu ve Ankara arasında kalan 105 kilometrelik güzergâhta, sınırları çizilen sahalar İstiklal Yolu Tarihi Milli Parkı olarak belirlenmiştir.
Türkiye’nin 44. Milli Parkı ilan edilen İstiklal Yolu Tarihi Milli Parkı İnebolu’dan başlayarak tarihi yol güzergâhı; Küre, Seydiler, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Çubuk ve Kalecik üzerinden Ankara’ya kadar uzanmaktadır.
Milli mücadele senelerinde Anadolu’nun dış dünyaya açılan penceresi olarak İnebolu birçok yerin işgal edilmesi, dışarıdan gelecek destek ve yardımlar bakımından İnebolu – Ankara hattını önemli bir konuma getirmiştir. İnebolu’dan Ankara’ya kadar oluşturulan Lojistik hatta İstanbul’dan kaçırılan, Rusya’dan satın alınmış cephane, lojistik malzeme ve Milli Mücadele’ye destek verecek birçok insan, bilim ve düşünce insanı Ankara’ya ve Anadolu’ya bu yolla sevk edilmiştir.
Savaşın zaferle sonuçlanmasında çok etkili bir yeri ve önemi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da; kulağım İnebolu’da” sözü de bu tarihi milli Parka yazılmıştır.
İstiklal Yolu Milli Parkı’na istiklal ruhunu taşıyan birçok tarihi yapı restore edilmiş, yol güzergâhı heykeller ve anıtlar ile süslenmiş ve konstrüksiyonlar inşa edilmiştir. Buna ek olarak İstiklal yolu uluslararası işaretleme sistemi ile işaretlenmiş ve sahip olduğu olağanüstü doğa manzarası içinde 95 kilometre dağ yürüyüşü parkuru inşa edilmiştir. Parkurda bağımsız dağ yürüyüşü toplulukları yürüyüş ve kamplar yapılabildiği gibi her yıl Kastamonu Valiliği tarafından İstiklal Yolu Yürüyüşleri de gerçekleştirilmektedir.