Üç Kale
(Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu)
Ülkenin üç kalesinde oturanların, “Kalenin burcundayım. Yâr yâr, yar aman. …” diye güzel türkümüzü çağırdıkları oluyor mu acaba? Hiç sanmam, fazla millî (ulusal) olur. Ancak, uzaktan dinlememiz mümkün olsaydı, herhalde İngilizce Tarzan-kovboy nağmeleri, ya da Hıristiyan ilâhileri kulağımıza çalınırdı.
1962’den beri baktım ve düşündüm ki, Türkiye’nin geleceği açısından en önemli üç kuruluş, 1) Milli Eğitim, 2) Kültür, ve 3) Gezim (Turizm) Bakanlıklarıdır. (Son ikisi önceki dönemlerde genel müdürlüklerle başlamışlardı).
Atatürk’ün hayatta iken, bu üç konuya özel ağırlık verdiğinde hiç şüphe yok:
|
1) Eğitimin “millî” olması gerektiği ve bunun ne demek olduğu üzerinde ısrarla durmuştu (Bkz. O.Sinanoğlu, “Bye-Bye Türkçe” kitabı, Otopsi Yayınevi, İst., 10. Baskı, Kasım 2002).
2) Batı’nın ilk fırsatta yineleyeceği ince saldırılar karşısında Türk Ulusu’nun şerefiyle yaşayabilmesi, T.C.’nin bağımsız kalabilmesi, Türkiye’nin ulusal (millî) bir kültür siyasetine sahip olmasına bağlıydı. Onun için Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’nu, üstelik kendi şahsî kaynağıyla ihdas etti. [Dil, Tarih, Coğrafya Bölümcesi’nin (Ankara Evrenkenti) kurulması, bunun için Atatürk’ün örneğin rahmetli ağabeylerim Samim ve Suat Sinanoğlu’nu şahsen okutup iki yeni bölüm için yetiştirmesi de bununla ilgilidir.]
3) 1930’larda devletçe basılmış Türkiye’yi Batı ülkelerine tanıtma ve gezim (turizm) kitaplarında Türkiye’nin Hıristiyanların ülkesi (“Holy Land”) olduğu imâsını bile taşıyan bir şeye rastlayamazsınız. Bu kitaplarda Selçuklu, Osmanlı Türk eserleri, anıtları yer alır. Biraz da Hitit (Eti), Firig, Lik, ve Lid. Atatürk, binlerce yıl öncesi Anadolu sâkinlerinin Ural-Altay kökenli olduklarını, – o zamanki kıt veriler dolayısıyla ayrıntı da yanılmış olma ihtimâli de olsa – , doğru bilmiştir. Nitekim bu konuda teyit edici bilgiler her gün artıyor (Bkz.örneğin Sayın Kâzım Mirşan’ın yayınları). [2000 yılında Hakkın rahmetine kavuşan rahmetli ağabeyim Eski Grek klâsikleri uzmanı Prof. Dr. Suat Sinanoğlu, vefatından bir kaç yıl önce, bana Anadolu’da ve şimdiki Yunanistan’da 3000 yıl önce yaşamış olan Pelazların Ural-Altay kökenli olduklarını bulduğunu söylemiş, bu ara “Herodot Tarihi”ni tekrar okumamı önermişti. Baktım, Herodot, Yunan topraklarının eski adının “Pelazgiya” olduğunu, kendisinin de mensup olduğu Yunan kavimlerinin uygarlığı Pelazlardan öğrendiğini vb. yazıyor.]
Peki, Atatürk’ün vefatından sonra ne oldu? Bu üç Türk kalesi ve sâkinleri tamamıyla başka bir havaya girdi. 1) Eğitim gitgide “millî” olmaktan uzaklaştı. Gençlerin Türk dili ve edebiyatına, ve tarihine olacak bağlılıkları ve sevgileri törpülendi. 2) Türkiye’nin Türk kimliği öne çıkarılacakken (ki zaten öndedir), Gezim ve Kültür kuruluşlarınca Türkiye’nin “Holy Land of the Church” haritaları dağıtıldı (Bkz. Sayın İmren Aykut başkanlığındaki ÇESAV vakfının (Belgeçeker: 0312-425 2432; e-posta: [email protected]) Başbakanlık tanıtma fonunun da desteğiyle 2000’de yayınladığı harita). Gezim ve Kültür kuruluşları Türkiye’nin dört bir yanına, Hıristiyanı hiç olmayan beldelere kiliseler yaptırıyor. Misyoner teşkilâtlarına göz yummaktan öte, bunlar âdetâ teşvik ediliyor. 3) Bin yılı aşkın süregelen Türk yer adları gezim ayağına, bir çoğu da sonradan uydurulmuş olması ihtimâli yüksek Yunanca-vâri yer adlarına çevriliyor. Bu, elbette, Türkiye’yi yeniden yağmalama ve paylaşma iştahları kabarmış olan Batılılara Türkiye’nin içerden destek vermesi anlamına gelir. [Şunu da ekleyelim: Avrupa’nın bin, iki bin yıl öncesi yer adlarına baksak, acaba şimdiki yer adlarının kaç tanesini görebiliriz?]
O hâlde şimdi herkes bahsettiğimiz üç kalenin burcuna (her dönemde ve de şimdi) kimlerin çıkarıldığına, onların neler yaptıklarına ve yapacaklarına çok dikkat etsin. Tüm vatanseverlerin birinci görevi Türk millî eğitiminin, kültür, ve gezim siyasetinin yeniden, Atatürk ve öncesi uzun dönemlerde olduğu gibi, millî olmasını sağlamaktır. Halkın Haçlı oyunlarına gelmemesi gerekiyor. Ulusal bilincimiz yeniden tazeleniyor, ve şahlanacak. Kalelerimizi dolaylı, dolaysız yabancı etkilerine teslim etmeyeceğiz. O sâyede Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, halkımızın refahını, iktisâdı yaşam seviyesini de kurtaracak ve koruyacağız.
|» “Oktay Sinanoğlu” Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…