18 Ocak 1919’da Paris Barış Konferansı’nda,uluslararası barışı ve güvenliği korumak amacıyla Milletller Cemiyeti kurulması kararlaştırıldı. Cemiyet-i Akvam resmen 10 Ocak 1920’de kuruldu. Cemiyetin asli üyeleri I.Dünya Savaşı’nı kazanan devletlerdi. Türkiye 1932’de Milletler Cemiyeti’ne katılmıştır. Cemiyete bağlı olarak La Haye Milletlerarası Adalet Divanı kurulmuştur. Cemiyet 1946’da aldığı bir kararla görevini Birleşmiş Milletler’e devretmiş ve hukuken 1931’de cemiyetin görevi sona ermiştir.
Son Fransisco konferansı sonunda Birleşmiş Milletler Antlaşması imzalanarak 24 Ekim 1945’te yürürlüğe girmiştir. Teşkilatın amaçları
Genel Kurul
Teşkilata üye olan bütün devletlerin temsil olunduğu en geniş organdır. Üye devletler bir oy hakkına sahiptir.
Güvenlik Konseyi
15 üyesi vardır, bunların beş tanesi sürekli üyedir. (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Çin Halk Cumhuriyeti, Fransa ve Sovyetler Birliği) diğer üyeler ise iki yıl için seçilirler.
Güvenlik Konseyi’nin sürekli üyelerine olumsuz oy kullanarak bir kararın alınmasını engelleme yetkisi(veto) tanınmıştır. Milletlerarası barış ve güvenliğin korunması sorumluluğu,
Güvenlik Konseyi’ne görev olarak verilmiştir.
Ekonomik ve Sosyal Konsey
Genel Kurul’un denetimi altında çalışır ve Genel Kurul tarafından üç yıl süre için seçilir. 54 üyeden oluşan konsey; sosyal, düşünsel, eğitim ve sağlık alanlarında uluslararası sorunlar üzerinde incelemeler yapar, konseye önerilerde bulunur ve bunlarla ilgili konferanslar düzenler.
Vesayet Konseyi
Günümüzde önemi kalmamıştır. Milletlerarası Adalet Yetkisi Birleşmiş Milletler’in yargı organıdır. Genel Kurul ve Güvenlik Konseyi’nce seçilen 15 bağımsız yargıçtan oluşmaktadır.
Sekreterlik
Genel sekreter başkanlığında, milletlerarası memur statüsünde personelden oluşur. Milletlerarası barış ve güvenliğin korunmasını tehlikeye sokacak durumlarda Güvenlik Konseyi’nin dikkatini çekebilir.
İkinci Dünya Savaşı’nın tahrip ettiği Avrupa’da Batılı devlerden birkaçının ekonomik, siyasal bütünleşmeyi amaçladıkları bir kuruluştur.
AB şu alt birimlerden oluşur.
ÖRNEK: I. Üye devletlerin ekonomi politikalarını giderek birbirlerine yaklaştırmak
II. Üye devletler arasında, siyasi birliği sağlanmış bir Avrupa devleti meydana getirmek
III. Karadeniz’de kıyısı olan devletler arasında iş birliği sağlamak
Yukarıdakilerden hangileri, Avrupa Birliği’nin amaçları arasındadır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) I ve II D) II ve III E) I, II ve III
2009 ÖSS
ÇÖZÜM: Avrupa Birliği Avrupa ülkelerinin kurduğu bir örgüttür. Bu örgütün amaçları arasında üye devletlerin ekonomik politikalarını birbirine yaklaştırmak, üye ülkeler arasında siyasi birliği sağlamak ve Birleşik bir Avrupa devleti meydana getirmek vardır. Ama Karadeniz’e kıyısı olan devletler arasında işbirliğini sağlamak AB’nin değil, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün amaçları arasındadır ve bu örgüt Türkiye’nin başkanlığında kurulmuştur.
Yanıt C
NATO Organları
AGİK
AGİK’in, insan hakları ve ekonomik dayanışma gibi alanlarda işbirliğini geliştirmek, savaşları önlemek; barışı sağlama görevleri vardır.
Kişisel hak ve özgürlüklerin teknolojik gelişmelerden zarar görmediği bir Avrupa’yı oluşturmaktır.
Üyeleri şunlardır: Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, İngiltere, İrlanda, ispanya İsveç.
İsviçre, İzlanda, Malta, Norveç, Portekiz, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Lehtenstayn, Lüksemburg.
ÖRNEK: NATO, 1949 Washington Antlaşması ile kurulmuştur. Başlangıçta Sovyetler Birliği tehlikesine karşı kurulan NATO siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliğini de amaçlamıştır.
NATO’nun en yüksek karar organı Kuzey Atlantik Konseyi’dir. Bu konsey NATO Genel Sekreteri ve üye ülkelerin Dışişleri Bakanlarından oluşur. Askeri komite ise Genelkurmay Başkanları’ndan meydana gelir.
Buna göre,
I. NATO yalnızca askeri bir örgüttür.
II. En yüksek karar organı Kuzey Atlantik Konseyi’dir.
III. Sovyetler Birliği tehdidi NATO için hâlâ devam etmektedir.
yargılarından hangilerine ulaşNabilir?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) I ve III
ÇÖZÜM: NATO yalnızca askeri bir örgüttür ve Sovyetler Birliği tehdidi hâlâ devam etmektedir yargıları yanlıştır. Doğru olan II numaralı seçenektir.
Yanıt B
I. Dünya Savaşı’nda Yaşanan Gelişmeler Sınırların Yeniden Belirlenmesi
Yeni Rejimler
NOT:I. Dünya Savaşı sonundu imzalanan ağır antlaşmalar, II. Dünya Savaşı’nın başlamasına neden olmuştur.
Büyük Hanedanlardan,
Amerika Cumhurbaşkanı Monroe’nin kongreye sunduğu doktrindir. Monroe Doktrini Amerikan politikasının değişmeyen anayasası olmuştur. I.Dünya Savaşı’na girme nedeni Almanya’nın ABD’nin güvenliğini tehlikeye sokmasından dolayıdır.Amerika savaşa ortak olarak değil, taraf olarak katılmış, savaştan çekilme hakkını korumuştur.
Amerikan halkı bu doktrin politikalarını benimsemiş ve ihlaline izin vermemiştir. Milletler Cemiyeti’nin onaylanması ve Versay Antlaşması politikalarında halk Wilson’u değil, Monroe Doktrini’ni katı şekilde savunan Cumhuriyetçi Hording’i desteklemiştir.
Amerika Versay Antlaşması’ndan sonra Milletller Cemiyeti ve Avrupa ülkeleri ile ilişkilerini tamamen kesmemiş, ancak Latin Amerika ve Uzak Doğu ile daha çok ilgilenmiştir.
Japonya bu dönemde yeni bir güç olarak ortaya çıkmış, Amerika’ya rakip olmuştur.
Fransa’nın Almanya’ya güvenememesi sonucu Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Belçika, Polonya, Çekoslovakya aralarında antlaşma imzaladılar (1 Aralık 1925).
Barışın sürekliliğini sağlamak, devletler arası illişkillerde zor kullanmayı ve askerî çatışmaları önlemek amacıyla 1925’te imzalandı. Savunmaya dayanmayan savaş, bu pakt ile kanun dışı
sayılmıştır.
Rus Çarlığı’nın yıkılmasından sonra ayrı topraklar üzerinde kurulan ve 1991’e kadar varlığını devam ettiren devlettir. SSCB yüzölçümü itibariyle dünyanın en büyük ülkesi olmuştur. Ülkenin Başkenti Moskova, para birimi Sovyet Rublesi’dir. Soğuk savaş zamanı boyunca SSCB, Amerika’nın karşısındaki en güçlü rakip olmuştur.
Sovyetler Birliği’nde; y 1917-1921’de savaş komünizmi dönemi yaşanmıştır. Bu dönemde bütün ekonomi ulusallaştırılmıştır.
iktidarın temel kurumu iki meclisli Sovyet’ti. SSCB Sovyetler Birliği’ndeki bütün halkları temsil eden (Birlik Sovyeti) ve Cumhuriyetleri temsil eden (Ulusal Topluluklar Sovyeti) meclisten oluşmuştur. Batı demokrasilerindeki güçler ayrılığı ya da görev paylaşımına benzeyen uygulama SSCB’de yoktu. SSCB’de güçler birliği ve dikey yetki paylaşımı bulunuyordu.
Akdeniz’den Pakistan’a kadar uzanan ve Arap Yarımadası’nı kapsayan bölgedir.Bu kavram 19. yüzyılda da ingilizler tarafından kullanılması ile dünya literatürüne girmiştir. Suriye, Ürdün, İsrail, Irak, Filistin, İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt, Umman, Yemen ve Mısır bu bölgededir. Orta Doğu zengin petrol yataklarına sahip olması ve doğu-batı ticaret yolları kavşağında bulunması ve ilk medeniyetlerinin doğduğu yer olması ile büyük dünya devletlerinin bu bölge üzerinde emellerinin oluşmasına neden olmuştur. Coğrafi Keşifler’den sonra ham madde kaynağı ve pazar alanı olarak görülen Orta Doğu devamlı etnik çatışmalara sahne olmuştur. Batılı devletler Orta Doğu’yu “Şark meselesi” ve “Oryantalizm” kavramlarıyla isimlendirmişlerdir. İngiltere Mısır ve Süveyş Kanalı’nın koruyuculuğunu üstüne almış ve Süveyş Kanalı’nda devamlı asker bulundurma hakkı elde etmiştir. Fransa Suriye’ye tam egemen olma emelini gerçekleştirmek için Suriye topraklarını parçalayarak federal bir düzen kurmuştur. Bu durum Arap ülkelerinin ve halkın tepkisine neden olmuştur.
I.Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere dünyanın lider ülkesi konumuna gelmiş ve Orta Doğu’da egemen olmuştur.
Mısır’daki ulusçuluk ayaklanmaları İngiltere’yi zor durumda bıraktı. İngiltere 1922’de Mısır’ın bağımsızlığını kabul etti. Ancak Mısır halkı İngiltere’nin buradan tamamen çekilmesini
istiyordu, İngiltere ise bunu kabul etmiyordu. 1935’te İtalya’nın Habeşistan’a saldırmasıyla Mısır’ın tehlikeye girmesi İngiltere’nin Mısır ile anlaşmasına neden oldu.Bu anlaşmayla İngiltere Süveyş Kanalı’nda sürekli asker bulundurma hakkı elde etmiştir.
ÖRNEK: I. Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesi
II. İsrail Devletinin kurulması
III. ingilizlerin Filistin’den çekilmesi
XX. yüzyılda Orta Doğu’da görülen yukarıdaki gelişmelerden hangilerini Arap milliyetçileri tepkiyle karşılamıştır?
A) Yalnız I B) Yalnız II C) Yalnız III D) I ve II E) II ve III
2009 ÖSS
ÇÖZÜM: 20. yüzyıl Orta Doğu’su yoğun sıcak çatışmalar yaşamıştır. İngiltere’nin ve ABD’nin İsrail’in yanında yer alması Arap milliyetçiliğini tetiklemiş, Filistin sorunu günümüze
kadar kanayan bir yara halinde gelmiştir. Kısacası İsrail Devleti’nin kurulması Arap milliyetçiliği tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Yanıt B
İngiltere Arap emirlikleri arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanarak bölgede egemenliğini sağlamıştı.Ancak bölgede İtalya’nın da egemenlik mücadelesi İngiltere’nin Yemen’in bağımsızlığını tanımasını sağladı.
San Remo Konferansı’nda Filistin İngiltere mandasına verildi. Yahudi yurdu kurma çalışmaları bölgede Araplarla Yahudiler arasında çekişmelere neden oldu. Mayıs 1939’da İngiltere 10 yıl içinde Filistin’e bağımsızlık verileceğini bildirdi. Yahudi göçünü sınırlandırdı. Ancak bu “ plan ne Arapları ne de Yahudileri memnun etti.
1930’da Irak’ın bağımsızlığı kabul edildi. İngiltere yeni gelen yönetime kendisini destekleyen bir iktidar getirdi.Böylece bölgede İngiliz nüfuzu devam etti.
1922’de İngiltere’nin mandasına verildi.1946’da bağımsızlığına kavuştu.
İngiltere İran petrollerinden pay alıyordu. Ancak 1932’den sonra bu durum değişti ve İran Almanya ile yakınlaşmaya başladı.
19. yüzyılda iktidar olan Meji Dönemi’nde Japonya modernleşme sürecine girmiş ve Batı örnek alınmıştır. Dış politikada saldırgan bir tutum izleyen Japonya Çin ve Rusya’ya karşı yaptığı savaşlarda başarılı olmuştur. İngiltere Uzak Doğu’daki olan yayılmacı politikasında başarılı olamayınca Japonya ile yakınlaşmaya başlamıştır. Japonya bütün imkanlarını kullanarak modernleşmiş ve Batı’ya yakınlaşmıştır. Ancak bu ülke Batı’ya yakınlaştıkça kendi bölgesine yabancılaşmıştır.
Amerikan borsasınan çöküşü ,50 milyon kişinin işsiz kalmasına, toplam üretimin %42 azalmasına neden olmuştur. Ekonomik krizin yaşanmasında;
New York Borsası’nın 24 Ekim 1929’da dibe vurmasıdır. Büyük holdinglerin hisse senetlerinin düşmesiyle yabancı yatırımcılar kağıtları elden çıkarmış ve Dow Jones bir yıl öncesinin kârını bile kaybetmiş. 4.000 banka batmış ve piyasada para olmadığı için ihtiyaçlar takas yolu ile sağlanmıştır.