Yapılarında karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) atomları vardır. Bazılarında fosfor ve azot gibi elementler de yer alabilir.
Yapısındaki oksijen oranı şekerlerdeki oksijen oranından azdır. Yapısındaki hidrojen oranı oksijen oranından fazla olduğu için solunum reaksiyonlarında kullanıldıklarında karbonhidrat ve proteinlere göre daha fazla enerji verirler.
Ancak yağların yıkımı ve kullanımı uzun sürdüğünden hücrelerde enerji eldesinde karbonhidratlardan sonra tercih edilir.
Yapılarındaki oksijen atomu sayısı hidrojen atomu sayısından daha az olduğu için yıkımları sırasında çok fazla O2 kullanılır.
Yedek besin maddesi olarak depolanır. Protein ve karbonhidratların fazlası yağa dönüştürülerek depolanır.
deri altındaki yağ tabakası vücudun ısı kaybını önler.
Kış uykusuna yatan, uzun süre göç eden ve çölde yaşayan hayvanlar depo edilen yağın yıkımı sonucu elde edilen metabolik suyu kullanır.
Yağlar, yağda eriyen A, D, E ve K vitaminlerinin vücuda alınmasını kolaylaştırır.
İç organları çevreleyen yağ tabakası vücudumuzu çarpma, vurma gibi dış etkilerden korur.
Yağlar bir molekül gliserole üç yağ asidinin ester bağlarıyla bağlanması sonucu oluşur. Bir yağ molekülünün oluşumu sırasında üç ester bağı kurulur, üç molekül su açığa çıkar.
Yağın yapısına katılan yağ asitleri doymuş ve doymamış yağ asitleri şeklinde ikiye ayrılır.
Doymuş yağ asitleri, daha çok hayvansal kökenli yağlarda, doymamış yağ asitleri ise mısır, ayçiçek, soya yağları gibi bitkisel kökenli yağlarda bulunur.
Doymuş yağ asitlerinde bulunan karbonlar arasındaki bağlar tektir. Karbon atomları hidrojene doymuştur. Oda sıcaklığında katıdır. Doymuş yağların yapısında doymuş yağ asitleri bulunur.
Doymamış yağ asitlerinde karbonlar arasındaki bağlar çifttir. Karbon atomları hidrojene doymamıştır. Oda sıcaklığında sıvıdırlar. Doymamış yağ asitleri, doymamış yağların yapısında bulunur.