Yalan, Yalan, Yalan… Yalancılığın Psikolojisi
(Dr. Charles V. Ford)
KİTABIN ADI : Yalan, Yalan, Yalan, Yalancılığın Psikolojisi
KİTABIN YAZARI : Dr.Charles V.FORD
YAYINEVİ VE ADRESİ : –
BASIM TARİHİ :1997
KİTABIN YAYIM MAKSADI
Yalan ve gerçeğe yeni bir bakış açısı geliştirilebilir. Kendini kandırmanın, inan ilişkilerini ve politik kararları nasıl etkilediğinin farkına varabilirsiniz. En önemli nokta ise, yalanı kendimizi kandırmak için nasıl kullandığımız olacaktır.
KİTABIN ÖZETİ
“Yalan”, insanlığın varoluşuyla başlayan bir gerçektir. Mazisi kutsal kitaplarda anlatılan Adem ile Havva’ nın cennetten kovulmasına kadar eskiye dayanmaktadır. O günden beri insanlar durmadan yalan söylemektedir.
Yalan söylemek, artık hayatımızda yediğimiz yemek, içtiğimiz su, cinsel ihtiyaçlarımız kadar doğal ve hatta bu ihtiyaçlarımızla iç içe geçmiş durumdadır. Peki insanlar neden yalan söylüyorlar? Yazar, kitabında bunları bir çok açıdan ele almış durumdadır. Yalan söylenen konular, yalan söylenirken içinde bulunulan psikolojik ve patalojik durumlar… Bazen tedavisi mümkün olmayan bir hastalık olarak çıkıyor karşımıza, bazen de dar ağacında yağlı ipin ucundan kurtarabiliyor insanı.Yüz Temel Eser Özetleri, Kitap Özetleri, Roman Özetleri, Yüz Temel Eser, Özet
Yalancılık günümüzde bir meslek ve hatta daha da ileri, bir sanat olmuş. Teknolojik ilerlemelerin bu kadar hızlı ve yoğun yaşanması da engelleyemiyor yalanı ve yalan söylemeyi. Hatta yalan ve yalancılık çağa ayak uydurup hızla büyüyüp ve gün be gün gelişim gösteriyor. Tıpkı bir bukalemun gibi ortama, çağa, mesleğe, sanata, kısacası her şeye uyum sağlıyor.
Yalan söylemek, ille ağzımızdan çıkan kelimeler değildir. Hile yapmak, dolandırmak, kalpazanlık yapmak ve daha bir çok şeyi yapmak yalanın diğer branşları olmaktadır. Politikacılar, sanatçılar, bilim adamları kısacası tüm meslek dallarında rastlayabiliriz yalan ve yalancılara. Örneğin; kuduz aşısını Pasteur’ un bulmadığını, Toussaint adında rakibi olan bir başka veterinerin deneyleri sonucunda elde ettiği aşıyı, kendi bulmuş gibi gösterdiğini ve bunun sonucu olarak ta Toussaint’ in birkaç ay sonra, sinir krizi geçirerek öldüğünü biliyor muydunuz?. Kitapta bu ve buna benzer örneklerin her meslek dalında çoğaltılabileceği vurgulanmıştır.
Yalan, dünyanın yapılabilecek en kolay mesleği, icra edilebilecek en kolay sanatı, keşfedilebilecek en zor şeyleri kolayca keşfedebilmenin en kolay yoludur. Karşımızdaki insanın, yalan söylediğini anlasak bile, bir çoğumuz bunun doğruluğunu araştırma ihtiyacını duymuyoruz. Karşımızdakilerin duymak istediklerini onlara söylemek, onların mutluluğunu görüp karşılığında ödüllendirilmek, hepsi küçücük bir yalanın büyük eserleridir. Eğer doğruyu söylemiş olsanız başınıza gelebilecekleri asla tahmin edemezsiniz. Ama söylediğiniz yalan kariyerinizi arttırabilir, ödül almanızı sağlayabilir, maaşınızın artmasına neden olabilir.
Artık günümüzde, inkar etmenin bu kadar rahat olması, suça teşviki körüklemekte, insanların duymaktan hoşlanacakları şeylerin söylenmesi, yalanın cazibesini ve boyutunu, bir gökdelenin daima yükselen katları durumuna sokmaktadır. Git gide manevi değerlerin yozlaşması, kapitale dayalı sistemin içerisinde, insanların daha fazla para kazanma hırsı ile zamanın çoğunu çalışmaya ayırması ve kısa yoldan başarı ve zengin olma arzusu, yalan ve yalancılığın günümüzün en cazip mesleği durumuna gelmesine sebep olmaktadır.
Sabah yatağımızdan kalktığımız andan, gece yatağa girip uykuya dalmamıza kadar geçen sürede, sayısız yalan ve yalancıyla karşılaşmaktayız. Kahvaltıda yediğimiz ekmeğin gramajının eksik olmasından tutunda, televizyonda haberleri izlerken, konuşan politikacının, ekonominin mükemmel durumundan, demokrasinin tıkır tıkır işlemesinden bahsetmesine kadar hep yalan vardır.
İşine geç kalan memurun söylediği bahaneden, dersine çalışmayan öğrencinin uydurduğu klasik “akşam elektrikler kesikti, çalışamadım” bahanesinin altında yine aynı yalan vardır.
Yazarında kitabında belirttiği gibi, yalanı anlatmaya ne kitaplar yeter ne de kelimeler… Yalanın incelenmesi için, tamamen bir bilim dalının kurulması zorunluluğu artık gelmişte geçmektedir. Git gide artan yalan ve yalancılık için bir çözüm üretmek gerekmektedir.
Günümüzde yalan üzerine söylenen atasözlerinin de bir önemi kalmamış durumdadır. Örneğin “yalancının mumu yatsıya kadar yanar!” sözü artık geçerliliğini yitirmiş durumdadır. Ne yazıktır ki, hala yalandan kimse ölmemektedir.
Yalancılık günümüzün mesleğidir. Eskiden dürüstlüğün her şeyin üstünde olduğu söylenirdi, şimdilerde de yine söylenen bu. Ancak, eskisi kadar artık üstünde durulmamaktadır. Ne yazık ki mesleklerin icrasında ve üretilen politikaların temelinde yatan asıl gerçek yalandır. Reklamların tabanını oluşturan da aynı yalandır. İnsanları etkilemenin temelinde de aynı yalan karşınıza çıkar. Artık karizmatik liderlerin yerini günümüzde, insanları en iyi etkileyen ve bunu yaparken de onların duymaktan hoşlanacakları şeyleri, onlara en güzel şekilde ifade edebilenler almıştır. Yani gerçek yalancılar….
|» Roman Özetleri Sayfasına Dön! « |
Not: İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…
Gerçekten ilgilendiğim ve karakterime uygun,beni meşgul eden ciddi bir mesele.Aslında yalancılığın kökeninde bence yalakalık,farklı olma duygusu,üstün olma,gerçeklerin insanın hoşuna gitmemesi gibi durumlar.Bir de maalesef eğitim sistemi. Mesela bir çocuk dayak korkusuyla öğretmenine ödev yapmamasını canı istemediği için değil de geçerli bir yalan uydurabilir. Tabi bu masum bir yalan olsa da ilerde ne kadar büyük boyutlara ulaşabileceği de ayrı bir mesele.Veya başarısız bir öğrenci derslerine çalışmasına rağmen başarısızlığını arkadaşlarına ben zaten dersleri sevmiyorum diyerek gurur kurtarma meselesi yaparsa bu da yalandan öteye gitmez. ben bir öğretmen olarak toplumda yalanın uzun vadede yok olması için okullarda din dersinden ayrıca yalan dersinin okutulmasını bunun için de gerekli alt yapının oluşturulması için bakanlık boyutunda gerek maddi gerekse manevi atılımların yapılması gerektiğine inanıyorum. saygılarımla.