B. Yazılı Edebiyat
Türklerin bilinen ilk yazılı eserleri 8.yüzyıla aittir.Bu eserlerde kullanılan edebi dil, yazılı edebiyatın daha eski olduğunu göstermektedir. 5. yüzyıldan beri yazı kullandığı bilinen Türklerin bu yıllara ait eserleri günümüze ulaşmamıştır.İlk yazılı eserler, büyük taş abidelere kazınmıştır. Bunlara,”sonsuz, ebedi taş” anlamında “bengü taş“, bu edebiyata da “bengü taş edebiyatı“ denmektedir.Bengü taşların en önemlileri, Göktürk dönemine ait olan Orhun Abideleri’dir. Orhun Nehri kıyısında bulundukları için bu adla anılan abideler, üzerinde yazılı metinler bulunduğundan yazıt ve kitâbe olarak da adlandırılır. Bunlar: Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarıdır. Otuz sekiz harşi Göktürk alfabesiyle ve satırları yukarıdan aşağıya, sağdan sola doğru yazılan abideler hakkında ilk tarihi bilgileri Cüveyni vermiş, abideler 1890’da Radlof tarafından ilim alemine tanıtılmış, 1893’te de Danimarkalı bilgin Thomsen tarafından okunmuştur.Kül Tigin adına dikilen kitabeyi, ağabeyi Bilge Kağan 732’de diktirmiştir. Bilge Kağan Kitabesi ölümünden bir yıl sonra 735’te oğlu tarafından, Tonyukuk adına dikilen kitabe ise 720-725 yılları arasında kendisi tarafından diktirilmiştir.Göktürk Yazıtları, Göktükler devri Türk tarihinin en önemli kaynağıdır. Yazıtlarda Türklerin Çinlilerle yaptığı mücadelere geniş yer verilmektedir. Beylerin ve halkın Çinlilere olan hayranlıkları sonucu devletin dağılıp milletin esir olduğu belirtilmektedir.Buna karşılık, kültürel kimliğe sahip çıkıp, birlik ve beraberlik içinde hareket ettiklerinde yeniden bağımsız bir devlet kurmayı başardıkları anlatılmaktadır.Türk dili tarihinin ilk somut verilerini oluşturan bu yazıtların dili incelendiğinde Türkçenin o döneme göre oldukça gelişmiş bir dil olduğu görülür.Yazıtlardaki sözcüklerin tümü Türkçe olup dil, yabancı etkilerden uzaktır.
UYARI:
Kırgızların hâkim olduğu yerlerde bulunan ve genellikle mezar taşı olarak dikilen Yenisey Yazıtları da ilk önemli yazılı ürünlerdir.
İslam Uygarlığına Geçiş Dönemi
XI. yy’dan başlayarak XIX. yüzyılın ortalarına kadar süren İslam Dönem Türk edebiyatı XI ve XII yüzyıllarda bir geçiş dönemi yaşanmıştır.
Geçiş Döneminin Genel Özellikleri
*Göcebe Türk kültürü ile İslam kültürü içi içe geçmiştir.
*Toplumsal yapıyı biçimlendirme amacıdır.
*Bu dönem yapıları didaktiktir. (İslam dinini öğretmek amacıyla)
*Hece ölçüsü yanında aruz da kullanılmaya başlanmıştır.
*Dörtlük nazım birimi yanında beyit de kullanılmıştır.
*Arap ve İran edebiyatlarının nazım biçimleri (mesnevi, gazel, kaside vb.) kullanılmaya başlanmıştır.
UYARI:
Kırgızların hâkim olduğu yerlerde bulunan ve genellikle mezar taşı olarak dikilen Yenisey Yazıtları da ilk önemli yazılı ürünlerdir.
İslamiyet etkisinde oluşturulan destanlarımız da vardır:
Battal Gazi Destanı, Köroğlu Destanı Danişmend Gazi Destanı, Timur Destanı Satuk Buğra Han Destanı…
Bu dönemin Edebiyat ürünleri:
Kutadgu Bilig
1069 yılında Balasagunlu Yusuf Has Hacip tarafından yazılan eser, “mutluluk veren bilgi” anlamındadır. Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Kara Han’a sunulmuştur.Geçiş dönemi veya İslami dönem Türk edebiyatının ilk eseridir. Manzum olarak, mesnevi nazım biçimiyle, aruz ölçüsünün “Faûlün fe ûlün feûlün feûl” kalıbıyla yazılmıştır.Biçimsel özellikleriyle Firdevsi’nin “fiehnâme” sine benzer.6645 beyitlik bir mesnevidir. Eserde yer yer dörtlükler de bulunur.
İyi bir devlet yönetiminin nasıl olması gerektiği, ideal insan tipinin özellikleri ile ilgili bilgi ve öğüt veren, ahlaki-didaktik türde ve siyasetnâme olarak değerlendirilen bir eserdir.
Eserdeki kişiler temsili (alegorik) kişilerdir. Bunlardan Küntoğdu adaleti ve kanunu temsil eden hükümdardır.Ay Toldı mutluluğu ve devleti temsil eden vezirdir.Vezirin oğlu Öğdülmüş aklı;vezirin kardeşi Odgurmuş ise akıbeti temsil eder.
Divan–ı Lügati’t–Türk
“Türk dilleri sözlüğü” anlamına gelen yapıt, Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072–1074 yıllarında yazılmıştır.Araplara Türkçe öğretmek amacıyla Arapça yazılan eser; Türkçe–Arapça bir sözlüktür. Halife Ebu Kasım Abdullah’a sunulmuştur. Bu yapıt yazıldığı dönemdeki Türkçenin değerini gösterdiği gibi, içindeki örneklerle, sözlü dönem Türk edebiyatının yazılı tek kaynağıdır. Karahanlı Türkçesiyle kaleme alınmıştır.Sav, sagu, koşuk, destan gibi türlerle ilgili çeşitli bilgiler eserin içinde bulunmaktadır.
Atabet’ül Hakayık
“Hakikatler eşiği” anlamında, manzum bir ahlak kitabıdır.12. yüzyılın ilk yarısında yazılmış ve Emir Muhammed Dad Sipehsâlâr Bey’e sunulmuştur.Kitabın başındaki 80 beyitlik kısım dışında, eser tamamen dörtlüklerden meydana gelmektedir. Dörtlükler, “aaxa” şeklinde kafiyelenmiştir. Vezni, Kutadgu Bilig’te olduğu gibi feûlün / feûlün / feûlün / feûl’dür. Eser, 484 mısra olup yarım kafiye ve redişeriyle geleneksel Türk şiir zevkinin bir devamıdır. Hakaniye lehçesiyle yazılan eserde Arapça ve Farsça sözcüklere genişçe yer verilmiştir.Eserde bilginin önemi, dilin korunması, cömert ve alçak gönüllü olma, zamanın bozukluğu gibi konular işlenir.
Divan-ı Hikmet
Dini tasavvufi edebiyatın ilk temsilcisi olan Ahmet Yesevi tarafından yazılmıştır.Eser “hikmet” adı verilen şiirlerden
meydana gelmektedir. fiekil yönünden eski halk şiirindeki koşuk ve sagulara benzeyen hikmet, Anadolu sahasında görülen dini-tasavvufi halk edebiyatındaki ilahinin karşılığıdır.Ahmet Yesevi’nin şiirleri, dini-didaktik şiirlerdir.XV. yüzyılda öğrencileri tarafından Divan-ı Hikmet adı verilen eserde toplanan şiirlerde İslamiyetin esaslarından, tasavvuf adabından, dünya ve kıyamet hallerinden söz edilir,peygamberlere olan sevgi dile getirilip dervişlerle ilgili menkıbeler anlatılır.
Dede Korkut Hikâyeleri
XII. ve XIV. yüzyıllar arasında Doğu Anadolu ve Azerbaycan bölgesinde Oğuz boyları arasında söylenmiş sözlü halk hikâyeleridir. Bu hikâyeler XV. yüzyılın sonlarında bilinmeyen ve meraklısı olan bir kişi tarafından yazıya geçirilmiştir. Öykülerin ne zaman ortaya çıktığı kesin olarak belli değildir.Bu hikâyelerde Oğuz boyları arasındaki çatışmalar ve Oğuzların komşu Hıristiyan topluluklarla yaptıkları mücadeleler anlatılmaktadır.Anadolu Halk edebiyatı’nın Oğuz dili ile yazılmış ilk ürünleri arasında Dede Korkut Hikayeleri de yer alır. Bu öyküler destan türünden halk hikâyeciliğine geçiş döneminin ürünüdür.
Dede Korkut Hikayelerinin Özellikleri
1.Eserin asıl adı Kitab-ı Dede Korkut Alâ Lisân-ı Taife-i Oğuzan’dır.
2. Aralarında ortak özellikler bulunan on iki ayrı hikâye ve bir önsözden oluşur.
3. Kitaptaki hikâyelerin herbirine “boy” adı verilir.
4. Hikâye-masal özellikleri taşımakla birlikte destan özelliği de göstermektedir.
5. Dede Korkut Hikâyeleri adını, hikâyeleri ilk kez söylediğine inanılan Dede Korkut’tan almaktadır. Dede Korkut hikâyenin sonunda ortaya çıkar ve bir dua ile öyküyü bitirir. Dede Korkut, aynı zamanda Oğuzların akıl hocasıdır.
6. Nazım–nesir karışık olan eserde aliterasyonlara sık sık rastlanır.
7. Doğu Anadolu ve Azerbaycan yöreleri hikayelerin mekanını oluşturur.