Eyleme veya eylemsiye sorulan “NASIL” sorusuna cevap veren, durum belirten sözcük ya da sözcük gruplarıdır.
Çocuk uzaktan sapasağlam görünüyordu.
Adamcağız derin derin soluyordu.
Durum zarflarının kendi içinde çeşitleri vardır:
Kesinlikle bu maçı alacağız.
Belki ben de sinemaya gelirim.
Sizinle tekrar görüşelim.
İnşallah geç kalmamışımdır.
Geri getirmek şartıyla kumandayı alabilirsin.
Ta, uzaklarda bir yerdeydi.
Gelse gelse beş kişi gelir partiye.
Durum apaçık görünüyor.
Genç, yaklaşık yirmi yaşlarındaydı.
Balkondaki adam sanki bize bakıyor.
Acaba bize söylemediği başka şeyler mi var.
Tüm çalışanların payını azar azar dağıttı.
Bu işte sizi onlara göre daha şanslı görüyor.
Olayı duyar duymaz jet gibi gitti.
Eylemin zamanını belirtir. Fiile veya fiilimsiye sorulan “NE ZAMAN” sorusunu yanıtlar.
Baharda buralar çok güzel oluyordu.
Onunla yarın görüşmemiz mümkün mü?
Fiilin gidiş yönünü belirten birkaç kelimeye yer-yön zarfı adı verilmektedir. Bu sözcükler “NEREYE” sorusuna cevap verir; ancak bu soru bu kelimeler haricinde daha çok zamiri verir.
Hadi dışarı çıkalım. / Adam içeri girdi.
Hey, yukarı bak! / Oradan aşağı in.
Yer-yön belirten bu sözcükler hal eki alırlarsa isme dönüşüp cümlede dolaylı tümleç olurlar.
Seni dışarıda bekliyorum. (isim)
“-e doğru, -e karşı edatları da yer yön anlamı taşıdıklarında bu gruba dahil olurlar.
Çocukların hepsi maça doğru gitti.
Tüm Türkler düşmana karşı birleşti.
Fiilin, sıfatın, zarfın miktarını, az veya çokluğunu gösterir.
Bunlara azlık çokluk zarşarı da denir. Derecelendirme sözcükleri de bu zarf çeşidine dahildir. “NE KADAR” sorusuna karşılık verirler.
Bu iş için bize birkaç saat yetecektir.
Yanımıza gelenler bayağı yorulmuştu.
Çok başarılı bir çalışmaydı doğrusu.
Fazla okuma, gözlerini bozacaksın.
Eylem veya eylemsinin sebebi belirtilirse bu zarf ortaya çıkar. “NİÇİN, NEDEN, NİYE” sorularına karşılık verir.
Anlamadım diye bana kızamazsın.
Bilmediğinden cevap veremedi.
Soru sözcükleri cevap olarak yine başka bir zarfı verirse bunlar soru zarfıdır.
Almanya’da ne kadar kalacaksın?
O bu hale nasıl düştü?
Seninle ne zaman görüşebiliriz?
Niçin beni hiç aramıyorsun?
Ne diye tip tip bakıyorsun?
Neden geldim dünya’ya?
Niye bu kadar sıcak burası?
Ne bakıyorsun, hadi ders çalış.
ÖRNEK: “O, çocuk doğdu, çocuk öldü.” cümlesindeki “çocuk” sözcüğü, görevi yönünden, aşağıdaki cümlelerin hangisindeki “iyi” sözcüğü ile özdeştir?
A) İnsanlar yaşamaya değer en iyi günlerinin geride kaldığına inanırlar.
B) Kanımca sen bu işi ondan çok daha iyi yapabilirsin.
C) Çok iyi, nasıl isterseniz öyle olsun!
D) Öğretmenlerin başlıca görevi, gençliğe doğruyu, güzeli ve iyiyi öğretmektir.
E) En iyi öğretmen, gençlerde öğrenme hevesini ve sevgisini uyandırandır.
1981 ÖSS
ÇÖZÜM: Verilen cümledeki çocuk sözcüğü görevce zarftır. O halde bizden zarf göreviyle cümlede kullanılan “iyi” sözcüğünü bulmamız isteniyor. B seçeneğindeki iyi, kendisinden
sonra gelen eylemi durum bakımından tamamlayan bir zarftır.
Yanıt B
ÖRNEK:Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “ağır” kelimesinin görevi “Ağır bir hastalık geçirdiğini bilmiyordum.” cümlesindekinden farklıdır?
A) İşler neden bu kadar ağır gidiyor anlayamıyorum.
B) Ağır ve kirli hava çocuklara daha çok dokunuyormuş.
C) Kapı açılınca etrafa ağır bir koku yayıldı.
D) Suçlarken bile çok ağır sözler kullanmadı.
E) Sağlığı, ağır işlerde çalışmasına engel değil.
1983 ÖSS
ÇÖZÜM: Verilen cümlede ağır sözcüğü sıfat görevinde kullanıldığı ve bizden ağır sözcüğünün bu görevi dışındaki kullanımının istendiği düşünüldüğünde doğru yanıt A seçeneği olur. A’daki ağır sözcüğü zarf; diğer seçeneklerdeki ağır sözcükleri sıfat görevindedir.
Yanıt A